Londranın Restoranlar Kralı İZİKAD'a konuk

İZİKAD İzmir İş Kadınları Derneği’nin Swissotel Büyükefes’de gerçekleşen geleneksel yemekli toplantısına Londra'daki Sofra restoranlarının sahibi Hüseyin Özer konuk oldu.

  • 0
  • 1.271
Londranın Restoranlar Kralı İZİKAD'a konuk
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

İZİKAD İzmir İş Kadınları Derneği’nin geleneksel yemeklerinden biri daha gerçekleştirildi. Swissotel Büyükefes’de düzenlenen derneğin yemekli toplantısına Londra'daki Sofra restoranlarının sahibi Hüseyin Özer konuk oldu.

Sıfır noktasından Londra’da restoranlar zinciri kuran, şimdilerde ata binen, golf oynayan, Ferrarisi olan, lüks bir semtte yaşayan Hüseyin Özer’in yaşam hikayesi dernek üyesi işkadınlarına duygusal anlar yaşattı.
Dernek Başkanı Huriye Serter’in açılış konuşmasının ardından sahneye davet edilen Hüseyin Özer, dünyaya geldiği Tokat’ın Reşadiye ilçesine bağlı bir köyde doğumundan, Erbaa ilçesine, Ankara’ya, askerliğin ardından İstanbul’a ve Londra’ya ulaşmasına, restoranlar zinciri sahibi olmasına kadar yaşamından kesitler aktardı.   

Baba ve annesinin ayrılmasının ardından kimse istenmeyen çocuk olarak birkaç hayvanla birlikte bir ağa’nın yanına verildiğini belirten Özer, konuşmasını şöyle sürdürdü: Keçi güderken çoban Celal Emmi’den okuma yazmayı öğrendim. Değnekle kara, toza, taşla taşa, kayaya yazı yazmaya başladım. Babam evlatlıktan reddeden babamı vurmak için kullanacağım silahı alabilecek parayı kazanmak üzere annem bilet alarak Ankara’ya gönderdi. Ankara’daki arkadaşlarım da usulün böyle olduğunu söylüyordu. Çocuğum diye kimse işe almadı. Ulus’ta çakmaktaşı, benzin satıyor, 75 kuruş kazanıyor, Sıhhiye’de şimdi bir tuvalette yatıp kalkıyordum. O tuvalet benim için çok güzeldi,  çünkü yatacak yerim di. Minnettarım ben o tuvalete.  Kazandığım parayla günde Köfte ekmek alamıyordum. Günde 75 kuruşa bir ciğerciyle anlaştım. Günde bir öğüm ciğer yiyordum. Bu arada anne tarafından kalan tarlalara ortak olmamam için ölmem gerektiğini söyleyen abim kendimi zehirlemem için zehirli incir vermişti.  Bir gün zehirli inciri ağzıma attım ama bir şey engel oldu ve hemen tükürdüm. Çocuklara anlattığımda bana bohçalarını açmışlar ve ne güzel bir yemek yemiştim bilemezsiniz. Yani, zehir yediğim gün en mutlu günümdü” dedi.

İstanbul’a geldiğinde meyahedeki komilikten kazandığı parayla köşeyi döndüğünü zannederek ev tutmaya gittiği kadın, ancak kömürlük kiralayabileceğini söylediği kömürlüğü tutarak yaşadığını ve  hayatımın kararlarını orada verdiğini anlatan Hüseyin Özer, “İngilizce öğrenmeye de orada karar verdim. Kendime Albay emeklisi bir hoca tuttum. Haftada iki gün gelip bana İngilizce ders veriyordu. Askerliğimin ardından talebeler arasına karışıp aldığım bir biletle Londra’ya geldim ve bir kebabçıda iş buldum. Bodrum katta yatıyordum. Kebabçı haftada bir gün kapalıydı. Alafranga tuvalette nasıl yıkanılırsa öyle yıkandım. 4 sene sonra ilk lokantamı ortak açtım. Sonra ayrıldığım bir lokantayı satın aldım. Sonrası devam etti ama bu kez haraç mafyası çökmeye çalıştı. Beni korkutamayınca elemanlarla oynamaya başladılar. Uzun süre sıkıntı yaşadım. Üretkenlik et büyük mutluluk kaynağım. Okumayı, örneğin sizinle arkadaş olmayı, dünyayı insanları seviyorum” diye konuştu.

Daha küçük yaşta aldığı arsayı satarak çocuk okutmak üzere vakıf kuran, hala çocuk okutan Hüseyin Özer’in akıl almaz öyküsü İZİKAD üyeleri tarafından uzun süre coşkuyla alkışlandı.
Hüseyin Özer, yeni üye Endüstri mühendisi Şima Ulaş’ın rozetini takarken diğer üye Behiye Kargıner’in rozetini ise konuklar arasında bulunan Kişisel Gelişim Uzmanı İkbal Kaya taktı. 

Fotoğraf Galerisi
YORUM YAZ
Diğer Haberler

KKTC’ye 41 kere maşallah

Kordon Alliance hizmete girdi

Partnerlerle yeni yıl öncesi buluşma

Cumhuriyet Konseri ile Sezon açılışı

101. yıla özel resepsiyon

Bir Cumhuriyet Şarkısı’nın İzmirle görkemli buluşması