Yazı Boyutu:
Halil Rıfat Paşa.
Osmanlının en alt kademe memuriyeti tahrirat kaleminden başlayıp...
Divan kâtipliği, mektupçuluk, mutasarrıflık, valilik, dahiliye nazırlığı ve en tepe görev sadrazamlık yaptı.
İzmirin eski valisidir.
***
Ulaşımın; memleketin kalkınması, halkın refahı olduğunu bilirdi.
Yetkili görevde olduğu dönemde
Sürekli yollar açtı, nehirler üzerine köprüler kurdurdu.
Paşaya sorarlardı:
Niye yol? Neden önce okul değil?
Cevabı:
Yol olmadan okulu nasıl yapıp, gideceksin?
Ve tarihe geçen sözünü patlatır:
Gidemediğin yer senin değildir
***
Tarihi hatırlatmayı
Uluslar arası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Fatih Şenerin açıklaması üzerine yapıyorum.
Şener diyor ki;
İhracata giden yollarımız kapalı
***
Sıralıyor:
*Türkiyeden tüm çıkış yolları sıkıntılı.
*Gidecek yol bulabilmek için 80 takla atıyoruz.
*Orta Asla Türk Cumhuriyetlerine yolumuz, İranın insafına kalmış durumda
*Suudi Arabistana gidebilmek için denemediğimiz yol kalmadı.
*Mısır ve Suriyedeki gelişmelerden sonra körfez ülkelerine ulaşmak imkansız
*Avrupaya gidişimiz inanılmaz zor.
*Kapıkule gümrük kapısında kuyruk kilometrelerce.
*Avusturya bize olumsuz davranıyor.
*Yılda 21 bin tıra izin veriliyor. Sayı dolduğunda trenlerle geçiş arıyoruz.
*Nedenini soruyoruz, siz AB ülkesi değilsiniz diyorlar.
***
Noktalıyor:
Sektörümüz taşıdığı ürüne değer kazandırıyor. Ne var ki bu potansiyelin değeri, yol olmaması, gümrüklerin iyi çalışmaması yüzünden düşüyor Ekonomi, ihracata bağlıdır. İhracat ise yol gitmeye Yol açılırsa, sektör güçlenir. Sektör güçlenirse ekonomi büyür Tek isteğimiz; gidecek yol olması
***
150 yıl önce
Halil Rıfat Paşa söylediğinde
At, katır, deve ile ulaşım sağlanıyordu.
Bugün
Hava, kara, deniz her türlü yol var.
Ama gidemiyorsun!
***
Gidemediğin için
Kaybediyorsun.
Yalnızlaşıyorsun.
İçin daralıyor
Çıkış yolu bulamıyorsun.
***
Bu durumda
Geri geri gidiyorsun!