Yazı Boyutu:
Bizim İzmir Portalının değerli okurları
Bu haftaki köşe yazımızda hormonlarla gebelikten korunmanın değişik bir türü olan implantlarla korunma yönteminden bahsedeceğim.
Gebelikten korunma yöntemi amacıyla kullanılan implantlar üst kolun ön yüzüne cilt altına yerleştirilen hormon içeren çubuklardır. Geçmiş yıllarda Norplant dediğimiz 6 çubuktan oluşan implant uluslar arası proje kapsamında ülkemizde birkaç eğitim hastanesinde uygulanmış,2006 yılında piyasadan kaldırılmıştır. Dünyada hormon salgılayan tek veya çift çubuktan oluşan gebelikten koruyucu implantlar bulunmaktadır. Tüm implantlar içindeki hormon tükendikten sonra , hormon salgılayan gövdeleri ön koldan çıkarılır.Gövdesi de eriyebilen implantlar da deneme aşamasındadır.
Günümüzde ülkemizde hormon içeren gebelikten korunma yöntemi olarak kullanılan implantlardan sadece tek çubuktan oluşan İmplanon bulunmaktadır.1998 den beri piyasada olan bu implant günümüzde başta ABD olmak üzere 17 ülkede kullanılmaktadır.
anon 3 yıl süreyle gebelikten korumaktadır.
Steril paket içinde kullanılıp atılan uygulayıcıya yüklenmiş olarak bulunan implant 2mm çapında 4cm uzunluğunda bir çubuktan ibarettir. Bu çubuk ön kol iç yüzüne cildin hemen altına yerleştirilecektir. Çubuğun çekirdeği ve çevresi EVA(etilen vinil asetat) denilen içindeki hormonu her gün belirli bir hızla vücuda salgılayan bir membrandan oluşur. Çubuğun içinde bulunan hormon da üçüncü kuşak sentetik progesteron hormonu olan etonogestrel dir.
İmplanon ön kol iç yüzüne cilt altına steril koşullarda basit bir lokal anestezi ile uygulanır. Uygulama konusunda eğitilmiş, deneyimli bir uygulayıcının bu yöntemi uygulamasında yarar vardır.Çünkü cilt altında istenilen yer ve derinlikte uygun yerleştirilmediğinde üç yıl sonra salgılanan hormon bittikten sonra kalan gövdeyi cilt altından bulup çıkarmak sorun olacaktır.Gebelikten koruyuculuk süresi üç yıl sonra bitince ve içindeki hormon tükenince , yine steril koşullarda,lokal anestezi altında çubuk cilt altından çıkartılır.
İmplanon nasıl gebelikten korur?
İmplanonun her gün belli bir dozda kana salgıladığı sentetik progesteron hormonu(progestin) yumurtlamayı baskılayarak gebelikten korur. Kanda dolaşan progestin hipofizden salgılanan ve yumurtalıklarda yumurta gelişimini kontrol eden FSH ve LH hormonlarını engelleyecek, yumurtalıklarda içinde yumurtanın büyüdüğü folliküller yeterli gelişemeyecektir. Ayrıca progesteronun etkisiyle rahim ağzındaki akıntı yoğunlaşacak ve erkek tohum hücrelerinin (spermler) kadın genital organlarında kanallarda buluşacakları yumurtaya doğru ulaşma çabaları yetersiz kalacaktır.
İmplanon etkili bir gebelikten korunma yöntemidir. İmplanon kullanan 100 kadında bir yıl içinde gebe kalma şansı 0.1 in altında, yani binde bir civarındadır.İmplanon uygulandıktan sonra 8 saat içinde gebelikten korumaya başlayacak ve çıkarılır çıkarılmaz ise hemen yumurtlama geri dönecek ve kadının gebe kalma olasılığı tekrar başlayacaktır.
İmplanon kullanırken kadın nadir de olsa gebe kaldığında, tüm progesteron içeren korunma yöntemlerini kullananlarda olduğu gibi progesteronun kanallardaki peristaltiki (dalgalanma) yavaşlattığını düşünerek ,oluşabilecek istenmeyen gebeliğin kanallarda kalabileceğini de (dış gebelik) göz önünde bulundurmakta yarar vardır.
Kullanılan diğer ilaçlar implanonun gebelikten koruyuculuğunu azaltırmı?
İmplanonun salgıladığı progestin hormonu karaciğerde yıkılıp atılacağı için, karaciğerde bu hormonu yıkan sitokromP450 enzimi tarafından yıkılan diğer bazı ilaçların birlikte kullanımı implanon ile gebelikten koruyuculuğu azaltabilecektir. Bu ilaçların başında epilepsi (havale) gibi tedavilerde kullanılan antikonvülzanlar gelir. Özellikle karbamazepin içeren ilaçları implanonla birlikte kullananlarda yöntem kullanırken istenmeyen gebelikler görülmüştür.Diğer antikonvülsanlar fenitoinler,barbituratlar ve okskarbazepin de implanon uygulanan kadınlarda birlikte kullanıldığında istenmeyen gebelik riski artacaktır.
Tüberküloz tedavisinde kullanılan rifampsin, cilt mantarları tedavisinde kullanılan griseofulvin, viruslara karşı kullanılan ve karaciğer enzimlerini etkileyen diğer
bazı ilaçlar da implanonun gebelikten koruyucu etkisini azaltacaklardır.
İmplanon kimlere uygulanabilir, kimlere uygulanamaz?
İmplantların uygulanmasında tüm gebelikten korunma yöntemlerindeki gibi, dünya sağlık örgütünün (DSÖ) sürekli güncellenen gebelikten korunma yöntemleri uygunluk ölçütlerine uyulmasına yarar vardır.
DSÖ uygunluk ölçütlerinde olan kadınlar ergenlikten menopoza kadar implanon kullanabilirler.
Bu kriterlere göre, implanon doğum yapmamış kadınlara da güvenle uygulanabilir. Varisleri olanlar , troit (guatr) ilaçları alanlar,kilolu olanlar,hepatit taşıyıcısı olanlar implanon kullanabilirler.
Özellikle derin damar trombozu ve akciğere,beyine pıhtı atma riski nedeniyle östrojen içeren (doğum kontrol hapı gibi)gebelikten korunma yöntemi kullanamayan kadınlar, diğer sadece progesteron içeren yöntemler gibi implanonu da güvenle kullanabilirler.
Bu kriterlere göre 35 yaşından sonra sigara içen kadınlar da östrojen içermediği için implanonu da güvenle kullanabilirler.(Sigaranın diğer zararlarını burada hatırlatmakta yarar vardır.)
İmplanon ne zaman uygulanır?
Tercihan adet kanamasının başlangıcında uygulanan implanon, o ay hiç cinsel beraberlik olmadıysa adet döngüsünün herhangi bir gününde uygulanabilir ve 8 saat içinde gebelikten korumaya başlar. Kürtajdan hemen sonra uygulanabilir, çünkü kürtaj sonrası 10 gün içinde yumurtlama ve istenmeyen gebelikle karşılaşma riski artacaktır.
Emziren kadınlara doğumdan 40 gün sonra ilk cinsel beraberlik başlamadan güvenle implanon uygulanabilir. Emzirmeye ve anne sütüne olumsuz etkisi olmayacaktır.
İmplanon ve kanama düzensizlikleri;
Tüm progesteron içeren gebelikten korunma yöntemlerindeki gibi (üç aylık enjeksiyon, sadece progesteron içeren cerazette hapı ve hormonlu rahim içi araç) implanon kullanan kadınlarda da kanama düzensizlikleri sıklıkla karşımıza çıkacaktır.Çünkü kadında düzenli kanama olması için östrojen ve progesteron hormonunun birlikte olması gerekmekte ve rahim iç tabakasının düzenli kabarıp dökülmesi ancak bu şekilde sağlanabilmektedir.Kısaca implanon kullanırken uzamış kanamalar ,ara kanamaları,azalan ve düzensiz kanamalar ve aylarca süren adet gecikmeleri nin görülmesi normaldir.Kimde nasıl kanama düzensizliğini öngörmek mümkün değildir.
Fakat implanon kullanan birçok kadın için ilk üç ayda görülen kanama düzensizlikleri , üç yıl boyunca bu yöntemi kullanma sürecinde de devam etmektedir.Kısaca kanama düzensizliği nasıl başlıyorsa öyle devam etmektedir.
İmplanon kullanırken olan kanama düzensizliklerinde herhangi bir ilaçla tedavi veya kürtaj önerilmez, yöntemi kullanan kadını bilgilendirmek önemlidir.
Kanama düzensizlikleri ,yeterli bilgilendirilmeyen ve uygun danışmanlık almamış olan kadınlarda, bu yöntemin devamlılığını olumsuz etkileyen ve zamanından önce çubuğu çıkartılmasını istemelerini ve bu korunma yönteminin yarım bırakılmasını sağlayan temel unsurdur.
Tüm gebelikten korunma yöntemlerindeki gibi danışmanlık bu yöntem için de temel unsurdur. Yönteme başlarken ve izlem sürecinde, konuyla ilgili eğitilmiş bir sağlık profesyonelinin ,y eterli zaman ayırarak yöntem kullanıcısı olanlara danışmanlık vermesi önemlidir.
İmplanonun diğer yan etkileri nelerdir?
Bu gebelikten korunma yöntemini kullanan kadınların %5 inden azında implanona bağlı olduğu düşünülen yan etkiler ortaya çıkabilir. Bunlar görülme sıklığı sırasıyla; baş ağrısı, kilo artışı, akne, memelerde dolgunluk ve ağrı , duygusal durumda değişiklik ve karında ağrı yakınmalarıdır.
İmplanonun olumlu yönleri nelerdir?
Sadece progesteron içeren diğer gebelikten korunma yöntemleri gibi implanon, kadınlarda östrojenin olumsuz etkilerini azaltacaktır.Özellikle adet gecikmeleri olan,polikistik over sendromu olan ve diğer östrojen hakimiyeti olan kadınlarda ,östrojene bağlı olan rahim iç tabakasının proliferasyon dediğimiz fazla kabarmasını ve kalınlaşmasını azaltacaktır.Dolayısıyla bu aşırı kabarmanın sonucu rahim iç tabakasında hiperplazi ve rahim içi kanserine kadar giden olumsuz durumlar bu korunma yöntemini kullanan kadınlarda daha az karşımıza çıkacaktır.
İmpanonun salgıladığı progesteron hormonunun etkisiyle, bu yöntemi kullanan kadınlarda rahim ağzında ki akıntı yoğunlaşacak,bakteriler ve diğer mikroorganizmalar iç üreme organlarına ve kanallara doğru ilerleyemeyecek,kanallarda enfeksiyon,kanallarda yapışma,tıkanıklık ve dolayısıyla kısırlık daha az görülebilecektir.
Kadınların kendileri için uygun gebelikten korunma yöntemini seçmeleri dileğiyle.