Fransa Ulusal Bayramı'na Arkas Mattheys Köşkü'nde kutlama

Fransa Ulusal Bayramı Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi İsabelle Dumont, Fransa İstanbul Başkonsolosu, Olivier Gauvin ve eşi Sayeh Gauvin, Fransa İzmir Fahri Konsolosu, Sayın Bernard Arcas ve eşi Funda Arcas ev sahipliğinde düzenlenen törenle kutlandı.

  • 0
  • 3.242
Fransa Ulusal Bayramı'na Arkas Mattheys Köşkü'nde kutlama
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Fransa Ulusal Bayramı Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi İsabelle Dumont, Fransa İstanbul Başkonsolosu, Olivier Gauvin ve eşi Sayeh Gauvin, Fransa İzmir Fahri Konsolosu, Sayın Bernard Arcas ve eşi Funda Arcas ev sahipliğinde düzenlenen törenle kutlandı.

Fransız Konsolosluğu’nun tadilatta olması nedeniyle Bornova Arkas Mattheys Köşkü, Arkas Arcademia bahçesinde düzenlenen tören ve resepsiyona Yunanistan İzmir Başkonsolosu Alexandros Konstas, eşi Konstantinos Konstas, İtalya Konsolosu Daniele Bianchi, Muğla Belediye Başkanı Ahmet Aras, Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal ile Çok sayıda fahri konsolos ve iş dünyasından önemli isimler katıldı.


Can Çakmakoğlu, Zerrin Çakmakoğlu, Bora Refik Çukurova, Naile Çukurova, Fatih Çakmakoğlu, Daniele Bianci, Rena Çukurova, Makvala Kherebava, Ahmet Çalık

Gecede konuşan Büyükelçi İsabelle Dumont, Paris'teki görkemli kutlamaların ardından İstanbul, Ankara İzmir’den sonra geleneğe uygun olarak Türkiye'deki 14 Temmuz törenlerini sonlandırmak üzere İzmir'de olduklarını söyledi.

Fahri Konsolos Bernard Arcas’a ve diğer emeği geçenlere teşekkür eden Dumont, “2005 yılında Balkanlar'dan sorumlu olarak Fransız Enstitüsü tarafından düzenlenen bir konferansa katılmak üzere gelmiştim. Yirmi yıl sonra İzmir'e büyükelçi olarak geri döneceğim hiç aklıma gelmezdi. Bir de Türkiye'deki bu 14 Temmuz'u benim için çok özel kılan bir aile geçmişi de var. Bir asırdan biraz fazla bir süre önce, genç Türkiye Cumhuriyeti, devrimden sonra Rusya'dan kaçan büyük büyükbabama ve yanındaki büyükannem ve 8-9 yaşlarındaki kızına kapısını açmış. Babam İstanbul'da büyüdükten sonra Fransa'ya okumaya gitmiş ve oraya yerleşmiş ama aile ile Türkiye arasındaki bağ devam etmişti. Çünkü Türkiye tarihçisi olan babam bu zamana kadar hatta, sürekli Türkiye’ye döndü ve şimdi burada, bir Rus mültecinin torunu olarak, büyüdüğü ve ailemin çok şey borçlu olduğu ülkede, Fransa'yı temsil ediyorum. Hem Fransa hem de Fransa-Türkiye ilişkileri için böylesine önemli bir günde sizlerin arasında olduğum için kendimi ailevi ve kişisel tarihimde bir dönüm noktasında bulunuyorum ve bu duyguyu, İstanbul ve Ankara'da yaptığım gibi, sizlerle paylaşmak istedim.

Paris halkının özgürlük ve eşitliğin sembolü olan Bastille'i ele geçirdiği tarih olan 14 Temmuz 1789'un anılmasının yanında 14 Temmuz 1790'da Paris'te gerçekleşen ve binlerce Fransızın kardeşliğin sembolü olan Anayasa'ya sadakat yemini ettiği Federasyon Bayramını da anma günüdür. Kutladığımız bu değerler - özgürlük, eşitlik ve kardeşlik - halk egemenliğinin temel ilkesiyle bağlantılıdır. Bu değerler, bizim için bir gurur kaynağı olan Fransa'nın sınırlarının çok ötesine geçmektedir. 14 Temmuz Bayramı bu yıl bir çok sebepten dolayı özel bir niteliğe sahiptir. Öncelikle hepimizin aklında bu yaz Fransa'da düzenlenecek olan Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları var. 102 Türk sporcuya bol şans dileyelim. İki hafta sonra, 26 Temmuz'da Fransa tüm dünyayı Yaz Olimpiyat Oyunlarına ve ardından 28 Ağustos - 8 Eylül tarihleri arasında Paralimpik Oyunlarına ev sahipliği yapacak ve yanılmıyorsam Türkiye, İzmir ve çevresinden beş sporcunun da dahil olduğu eşit bir takımda 102 sporcuyla katılacak - madalyalarla dönmelerini içtenlikle diliyorum” dedi.

Bu 14 Temmuz’un aynı zamanda Türkiye'ye geldiği yaklaşık bir yıl önceki durumu değerlendirmesi için de bir fırsat olduğunu dile getiren Dumont, “Geçtiğimiz Kasım ve Haziran aylarında iki kez İzmir'e gelme şansına sahip oldum. Fahri Konsolosluğumuz, Fransız Enstitüsü şubesi, Saint Joseph, Tevfik Fikret ve Piri Reis Fransız liselerinin yanı sıra ortaklıklar kurduğumuz ve İzmir ve bölgesini Türkiye'deki varlığımızın üçüncü merkezi haline getiren tüm yetkililer, belediyeler, işletmeler, kültür kurumları ya da sivil toplum örgütleri gibi "Fransa'nın geniş ailesi" olarak adlandırabileceğim zenginliği kendi gözlerimle görebildim.

Hem Fransız hem de Türk tarafında bu hedef doğrultusunda çalışan herkese en derin teşekkürlerimi iletmek isterim. Özellikle çevre sorunları ve etkilerini şu anda İzmir'de hissedebildiğimiz iklim değişikliği ile mücadele başta olmak üzere, işbirliğimizi yeni küresel sorunlara açarak birlikte yapacağımız daha çok şey var. Fransız Kalkınma Ajansı, metronun uzatılması, İzmir Körfezi'nin korunması ve selle mücadele gibi projelerde İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte işbirliklerine başladı bile ve bu çalışmaları birlikte sürdürme kararlılığımızı yinelemek isterim.

Son olarak, bugün aynı zamanda, başta Başkonsolosumuz Sayın Olivier Gauvin ve eşi Sayeh olmak üzere, başka ufuklara yelken açmak üzere aramızdan ayrılan meslektaşlarımıza veda etmek üzere bir araya geliyoruz.

Fahri Konsolosumuz Bernard Arcas, Lucien Arcas, Zeliha Toprak ile Konsolosluk ve Fransız Enstitüsü ekiplerine özellikle teşekkür ediyorum. Ayrıca bu akşam iki ulusal marşı seslendirmek üzere bizlerle birlikte olan dört müzisyene de teşekkürlerimi sunuyorum. Bu akşam burada olduğunuz için hepinize teşekkür ederim ! Yaşasın Türkiye- Fransa dostluğu ! Yaşasın Türkiye ! Yaşasın Fransa ! Yaşasın Cumhuriyet !

FRANSIZ KALMADIM
Eşi Sayeh ile birlikte karmaşık duygular içinde olduklarını belirten Başkonsolos Olivier Gauvin, “kutlamanın heyecanını sizlerle paylaşmanın, aranızda bulunmanın hem sevincini, hem de yaz sonunda Türkiye’den ayrılacak olmanın burukluğunu yaşıyoruz. Bu ülkeyi, bu şehri yansıtan dopdolu, sayısız anıyı beraberimizde götüreceğiz. Nice tanışmanın, etkinliğin coşkuyla yaşandığı dört hareketli yılı burada sizlerle birlikte geçirmiş olacağız. Zaman ne çabuk geçiyor. Şimdi geriye dönüp bakmak bir ışık sarmalını hayretle izlemeye benziyor.

Ticaret, strateji, siyaset ile sanattaki fakat bilhassa insanlarımız arasında kurulmuş beş asırlık ilişki; Fransa ile Türkiye arasındaki hareketliliği de yansıtmakta. Hatta Fransızcada Marsilya şehrine Foçalıların şehri denmesi, İzmir yöresi ile Fransa arasındaki ilişkilerin köklülüğünü de göstermekte. Öyle ki şehrin refahına; ticaret, denizyolu taşımacılığı, sanayi, bağcılık faaliyetleri ile iktisadi katkı sunan; İzmir’in cazibesinden, halkının misafirperverliğinden etkilenen Fransızlar, yüzyıllar boyu bu körfez çevresine yerleşmiştir.
Fransa ile İzmir ve yöresi arasındaki bağları adeta simgeleyen değerli Lucien, değerli Bernard sağolun! Verdiğiniz daimi destek takdire şayan… Sizlerle çalışmak, unutulmaz anlara şahitlik etmek bir onur, fahri konsolos sıfatıyla atanmanızda rol oynamak kıymetli Bernard, bir gururdur! Fahri konsolosluğumuz ile kültür merkezinizin bulunduğu muhteşem binanın da korunmasını sağlayan işbirliğimizin devamından memnuniyet duyuyorum. Duyduğunuz güven, gösterdiğiniz dostluk ile eşim Sayeh ile beni onurlandırdınız. Sizleri gönlümüzde taşıyacağız” diye konuştu.

İzmir’den yana, Fransa’nın talihinin yaver gittiğinin muhakkak olduğunu, zira 40 yılı aşkın süredir Zeliha Toprak gibi müstesna bir kişiliğin Fransa’ya tükenmez bir gayretle hizmet verdiğini ifade eden Gauvin, sözlerini şöyle tamamladı: “Sayın Toprak, her türlü durumda yanımızda, Fransızların yanındaydınız. 2020 Ege Depremi ertesinde sizinle yıkıntılar arasında yaralanmış, zorluk çeken vatandaşlarımız arasındaydık; yine fahri konsolosluğun devamını sağlayarak vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına her gün karşılık verdiniz; seçimlerin düzenlenmesini sağladınız. Bunlar, ilgi ve başarıyla gerçekleştirdiğiniz fahri konsolosluk işlerine adanmışlığınıza, ancak birkaç örnektir. Kıymetli Zeliha çok teşekkür ederiz. Sizi unutmayacağımızı biliniz.

Fransa'nın varlığı büyük ölçüde yerel ortaklarına bağlıdır: büyükşehir belediyesi, Arkas Vakfı, Ahmed Adnan Saygun Konser Salonu, IKSEV Vakfı, St. Joseph, Tevfik Fikret ve Piri Reis okulları, İzmir Ticaret Borsası, ticaret odası ve burada sayamadığım daha birçoklarına. Adını andığım ve anmadığım tüm bu kurumlar sayesinde şehriniz gerçekten zengin bir kültürel dokuya sahiptir.

Evet, İzmir ile yöresini çok özleyeceğiz. Ama şehir kadar burada edindiğimiz tanışları da gönlümüzde götüreceğiz. Uzun bir konuşma yerine doğrudan şükranlarımı ifade etmek isterim. Bizleri sıcaklıkla, içtenlikle o bilindik Türk misafirperverliğinin de ötesinde ağırlayan Türk dostlarımıza müteşekkirim. Bize ülkenin karmaşık, zıt, girift yanlarını öğreterek daha iyi bir idrak sunanlara teşekkür ederiz. Elimizden geldiğince ufkumuzu genişletip, uyumlanmaya çalıştık; umarım o meşhur “Fransız kalmak” deyimi şahsım özelinde çok geçerli olmamıştır. Tanışma fırsatını burada yakaladığım Fransız yurttaşlara da teşekkür ederim. Birlikte çalıştık, fikir yürüttük; coşku, sevinç anlarını paylaştık. Her iki dilde de kullanılan “birlikten kuvvet doğar” sözü gayet doğru, zira başkonsolosluk ile diplomatik temsilcilikler her şeyden önce bir takım çalışması demektir.

Aynı şekilde Türkiye’deki görevimi, gözetiminde yürüttüğüm Sayın Büyükelçi Dumont ile selefi Sayın Magro’ya teşekkür ederim. Duydukları güven, verdikleri destek, tavsiyeler kadar, yakından tanıdıkları bu ülke hakkındaki bilgi birikimleri benim için çok mühim ve kıymetliydi. Sayın Büyükelçi, sizinle müziğe karşı aynı tutkunluğu paylaşmak bir zevkti. Bestecisi Zülfü Livaneli ile birkaç hafta sonra viyolonsel ile piyanoda Yiğidim Aslanım adlı parçayı yorumlayışımızı unutmayacağım. Türkiye’deki Fransa ekibinin orkestra şefi olarak, müzikal performanslarınızdaki tutku ve hassas dinleme becerilerinizi sergiliyorsunuz. Vive la France ! Yaşasın Türkiye! Yaşasın Türkiye-Fransa dostluğu!

Fotoğraflara gidiniz...

Fotoğraf Galerisi
YORUM YAZ
Diğer Haberler

Bir Cumhuriyet Şarkısı’nın İzmirle görkemli buluşması

Çamlaraltı günbatımında buluştu

Özlem ile Birkan yaşamlarını birleştirdi

İyiliği büyütecek, umuda yol olacaklar...

Yaşar'la yaza veda

Homeros Ödülleri Üçüncü kez sahiplerini buldu