Yazı Boyutu:
4 Ekimde Dünya Hayvan Hakları Günü kutlandı. Kısa bir süre önce TBMMye sunulan yeni yasa ile sokaklardan toplanan hayvanların kamplarda ölüme terk edileceğini söyleyen hayvan dostları 15 ilde aynı gün ve saatte sokaklara dökülerek 5199 sayılı kanunu protesto ettiler
10 gündür tanıdığım tanımadığım onlarca hayvansever Ahmet Bey çevre yazarısınız. Hayvanları yasal olarak öldürecekler neden bir iki satır da siz yazmıyorsunuz sözleriyle eleştiriye uğradım. Ancak ben haftada bir gün yazıyorum ve geçen hafta da insanlar için çok çok önemli olan GDOlu gıdaların kansere yol açtığını ve organik gıdalarla beslenmelerine dikkat çeken bir yazı yazmıştım. TBMMye sunulan yeni yasa ile ilgili Hayvan Hakları dernekleri ve federasyonunun tepkilerini yakından takip ediyorum. Beni sevindiren tarafı ev hanımından esnafından, veterinerlik öğrencilerinden, sanatçısına kadar hayvanseverlerin örgütlenip yanlışa karşı seslerini yükseltmeleriydi. İzmir, İstanbul, Denizli, Bodrum, Çeşme, Edirne, Bolu, Tekirdağ, Konya, Çanakkale, Bursa, Mersin, Eskişehir, Adana ve Antalyada yüzlerce kişi tek yürek olup, yeni tasarı ile hayvanların kamplara toplanarak öldürüleceklerini haykırmaları oldu.
Bakamayana hediye hayvan almayın
Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolatın, şu açıklaması da dikkate alınması gerekir; "5199 sayılı kanunda yapılacak değişiklikler arasında geçen 'Uyutma' kelimesi ve sokak hayvanlarının toplanarak doğal yaşam parklarına götürülecektir. Bu yeni yasa teklifi ile çok açık bir şekilde dışarıda hiç kedi, köpek kalmamasını hükme bağlamıştır. Sokaklarda, köylerde, çiftliklerde, beldelerde, yaylalarda milyonlarca kedi ve köpek var. Belediyelerin bunları canlı olarak toplama ekipleri yok, toplanan hayvanlara bakım ve tedavi imkanları ise hiç yok. Dolayısıyla bu hayvanların hepsi toplama adı altında öldürülecektir. Bu yasa teklifi kedi ve köpekler için hazırlanmıştır ve bu bir katliam yasası olacaktır" dedi. Burası çok önemli. Çoğunluğu apartman ortamında bakıp bakamayacağı düşünülmeden hediye olarak alınan evcil kedi veya köpekler, daha sonra sokağa bırakılarak ya ölüme terk ediliyor, ya da çaresizlik içinde vahşileşip çevreye zarar veriyor. Bu davranışı da ben kabul edemiyorum. Hiç kimsenin onlara işkence yapmaya ve neslini tüketmeye hakkı yoktur. İngiliz matematikçi, yazar maneviyat ve ruhani psikoloji gibi yazdığı kitaplarıyla tanınan John Bennet söylediği gibi Doğaya hoyratça davranan toplumlarda, insanlar arasındaki ilişkiler de hoyratça olur. Tasarı yasalaşmadan hayvanseverlerin feryadına kulak verin lütfen.
Milletvekilinin uyarıları bile fayda etmedi
Çevre-Yaşam Köşesinin yakın takipçisi Aliağanın Pınarcık Mahallesinde oturan Mustafa Lavas, gönderdiği mailinde Aliağayı saran toz bulutu ve ormanlara atılan çöplerden dert yanmış. Çevreye duyarlılığı ile tanınan 70 yaşındaki Mustafa Lavas gönderdiği mailini aynen yayınlıyorum; Aliağada yıllardır demir çelik, haddehaneler, rafineri tesislerinden kaynaklanan hava kirliliği son günlerde çok arttı. AKP İzmir Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Aydın Şengül, yaptığı açıklamada Aliağa'da hava kirliliğinin ciddi boyutlara ulaştığını söylüyor hatta i ve "Doğayı zarar verenler büyük cezalarla çarptırılacak" dedi ancak toz bulutları ve kirlilik hala devam ediyor. Milletvekilinin uyarıları bile fayda etmedi. Herkesin dilinde kanser hastalığı arttı ama devletin sorumlu kurumları bu önemli konuyu kulak arkası yapıyor anlamak mümkün değil. Son çare Aliağadan imza toplayıp Başbakanlığa göndereceğiz.
ÖRNEK ALINMASI GEREKEN ÇALIŞMA
Türkiyede ekmek israfını sık sık yazıyorum. Rakamlar gerçekten çok ürkütücü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülkede açlık sınırında 600 bin kişi yaşarken, yılda ortalama 1 milyar 800 bin adet ekmek çöpe atılıyormuş. Bu da ortalama 450 bin ton buğday demekmiş. Balıkesir Belediyesi, üzerinde Ekmek nimettir çöpe atmayalım ve Bayat ekmek kumbarası yazılı 100 konteyneri mahallelere yerleştirerek kentte her gün çöpe giden 20 bin ekmeği toplamayı hedefliyor. Amaç, toplanan ekmekleri belediyenin hayvan barınağında yaşayan hayvanlara yem olarak vermek ve kış aylarında ise Orman Bölge Müdürlüğünün göstereceği ormanlık alanlara bırakılıp yaban hayatının devamını sağlamakmış. Bence güzel bir uygulama.