Haftanın Sözü: Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmüyor Tolstoy
Çevre eğitiminde öğretmenlere önemli görev düşüyor
Çevre dostlarından yine bir sürü mektup ve fotoğraf aldım. Kimisi Aliağadaki hava kirliliğinden kimisi Kütahya Şaphane ilçesinin organize sanayi bölgesine kurulmak istenen asit fabrikasından dert yanıyor. O kadar çok şikayet mektubu var ki hem üzülüyor hem de seviniyorum. Sevinmemin sebebi çevreye duyarlı insanlar her geçen gün artması. Daha önce insanlar bu kadar takipçi değillerdi. Şimdi ısrarçılar. Öyleki Şaphane ilçesi halkının sesini duyan Başbakanlık asit fabrikası konusunda inceleme başlatmış. Dilerim Aliağa halkının sesine de kulak verilir. Psikanaliz, mantık, matematik ve felsefeyle önemli eserleriyle tanınan ünlü bilim adamı Wilfred Ruprecht Bionun söylediği gibi Çevre ve doğayı bozmadan korumak, bozulduktan sonra onarmaktan daha kolay ve az masraflıdır. Deniz kirliliği ve petrol, asit yağmurları, kuraklık, küresel ısınma, hava ve gürültü kirliliği, erozyon, orman yangınları, katı atıklar, nesli tükenmekte canlılar ile dünyanın kötüye giden halini her gün televizyonlardan izliyoruz. Bu noktada herkese önemli görevler düşüyor. Her zaman üzerinde durduğum ve üzerine basa, basa söylediğim bir şey var; çevre eğitimi küçük yaştan başlamalı. Çünkü insanın en hızlı öğrenme ve öğrendiklerini davranışa yansıtması küçük yaşlardan başlar. Bu konuda en büyük görev ve fedakarlık öğretmenlerimize, yani okullarımıza düşüyor. Herkesin kabul etmek mecburiyetinde olduğu bir gerçek var ki öğretmenler yeni neslin, ülke geleceğinin her konuda olduğu gibi çevre konusunda da en büyük mimarlarıdır bence. Çocuklara çevrenin önemini anlatarınken Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesinin yaptığı gibi tiyatro ve animasyonlyarla öğretmek çok daha etkili olur.
Doğadaki Ayak İzlerimiz kitabını okuyun
Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) ile Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) doğru tüketim alışkanlıklarına dikkat çekmek amacıyla "Doğadaki Ayak İzlerimiz" adlı bir kitap yayınladı. Bu kitabı mutluka okumanızı tavsiye ediyorum . "Herkesin doğanın korunması için yapabileceği bir şeyler vardır" düşüncesinden yola çıkarak hazırlanan kitap, evde, işyerinde, okulda, tatilde, yolda, yaşamın çeşitli alanlarında alınabilecek basit önlemler ve farklı uygulamalarla doğaya ve çevreye verilen zararı en az düzeye çekmenin yolları anlatılıyor. Son derece pratik bilgiler yer alıyor. 1.5 yılda en küçük ayrıntı gözden kaçırılmadan hazırlanan kitapta, bilgisayar ve ofset gereçleri, ambalaj, ormanlar, enerji, kozmetik, sağlık, su, gıda, temizlik ürünleri, turizm, ulaşım ve zaman bölümlerinden oluşuyor. Doğadaki Ayak İzlerimiz kitabında, doğaya verilen zararı en aza indirmek için üreticilerin, tüketicilerin ve yerel yöneticilerin neler yapabileceğine dair ipuçları var.
Büyükler, küçüklerden örnek alsın
Yukarıdaki 2 fotoğraf ta 2 mesaj var. Swiss Büyük Efes otelinin önündeki cadde İzmirde iş hayatının kalbi gibi bir yerdir ve her gün binlerce kişi bu yoldan gelip geçer.
Cadde üzerindeki ağacı çevreleyen reklam panosu devrilince sorumsuz vatandaşların çöp bidonu yerine attıkları çöpler ortaya böyle çıkmış. Diğer fotoğrafta ise Alsancaktaki Bizim Kulüp Anaokulu öğrencileri, engelliler için kapak toplama kampanyası başlatarak hem çevrenin kirlenmesini önlemiş oluyorlar hem de çaresiz insanlar destek oluyorlar. Başlık doğru değil mi? Sizce
Deniz sevgisi böyle aşılanır
İzmir Körfezini eski haline dönüştürmek için harcanılan para ve çabayı düşününce başta Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi ve Selçuk, Bornova ve Seferihisar Belediyesini takdir etmeden geçemeyeceğim. Denizci Çocuk Şenlikleri kapsamında 5 bin 100 çocuğa ulaşarak deniz sevgisi, denizlerin temiz tutulması, denizin insan yaşamına kattıkları Çocuk Tiyatrosunda Denizci Aile adlı skeçte, denizci bir ailenin faaliyetleri, Bay Yanlış, Bayan Doğru adlı skeçte maddelerin denizde kaybolma sürelerinin ve bu süre içinde doğaya verdiği zararlar ile kukla köşesinde Denizi Kirleten Gemi adlı oyunla eğlenerek öğreniyorlar. Eylül ayında başlayan ve bu ayın sonuna kadar sürecek etkinliklerde Denizci millet, denizci ülke felsefesi aşılanacak.
İZSU neden boruyu sağlam onaramıyor
Ahmet Bey biz Karabağlar Eski Aydın yolu olarak bilinen 5733 sokakta pek çoğumuz tamirci olan esnafız. Şubat ayında sokağımızdaki ana su borusu iki kez patladı ve dükkanlarımız sular altında kaldı. O gün dükkanlarımızdan suyu boşaltmak için işlerimizi de yapamadık. Hatta bir defasında siz buradayken o perişan halimizi çektiniz ve haber yaptınız. Şimdi yine o su borusu patladı ve defalarca İZSUyu aramıza rağmen gelen giden olmadı. Bu kez o kadar yoğun değil ama 10 gündür temiz su boş yere akıyor. Belki bu suyun faturası buradaki esnafa çıkacak. Aklımızın almadığı İZSU bu boruyu onarmak bu kadar zor mu?