Almanyanın Hamburg kentinde 35 yıldır yaşayan ve Aliağanın cennet koylarından Pınarcık Köyünde yaz tatillerini geçiren Mustafa Lavas ve eşi Nesrin Hanım, iadei ikram için beni Yeni Foça yolu üzerindeki Kozbeyli Köyüne kahvaltıya götürdüler. Nesrin Lavasın davet ederken bir anlatımı vardı ki duymanızı isterdim. Ahmetcim bir yer keşfettik. Küçücük ama çok sakin, çok huzur veren bir yer. Her tarafı tarih kokuyor ve herkesin yüzü gülüyor. Sizin gibi şehirde yaşayanlar için hafta sonu kafa dinleme ve kaçış noktası. Sizi oraya kahvaltıya götüreceğiz şeklinde oldu. Nesrin Lavasın coşkulu anlatımını, (Ben orasını çok iyi biliyorum) ukalalığını yapmadan heyecanla dinledim. Aslında anlatımında yılda sadece 2 aylığına gelebildikleri vatan özlemi de yatıyordu. Nevzat Çobanoğlunun başkanlığı döneminde Karşıyaka Belediyesinde başkanvekilliği yapan genç yaşta kaybettiğimiz rahmetli mimar ve ressam Ahmet Gönülkırmaz ile çok kez gitmiştim Kozbeyliye. Karşıyakaya açık hava tiyatrosu ve tarihi eserlerin korunduğu bir mekan kazandıran Gönülkırmaz, 1974 model Anadol böcek arabasıyla götürürdüğü tarihi mekanların haberlerini yapmamı isterdi. İyi ki gitmişiz. Hem Gönülkırmazı anmış oldum hem de aylardır göremediğim Karşıyakalı pek çok arkadaşımı gördüm. CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol'un yazdığı "Büyük Ayrılık" kitabında önemli bir yer tutan Kozbeyli, 500 yıllık tarihi geçmişinde Türkler ve Rumları bir arada huzur içinde yaşatan doğal güzelliği ile cennet bir mekandır. Kozbeyli doğumlu ünlü şair ve öykü yazarı Hüseyin Yurttaş'ın hazırladığı Kozbeyli kitapçığı rehberliğinde, Kuzubeyi'nin Koca Kulesi'ni, Osmanlı mimarisi tarzından 1027 yılında yapılmış camisini, 1900 yıllarda 3 Rum kızının çalıştığı Çapkınoğlu meyhanesini, Kozbeyli'den önce kurulmuş Yolmuç kalıntılarını, hiç kimsenin yaşamadığı ve evleri güçlükle ayakta kalma mücadelesi veren Rum Mahallesi'ni dolaştığınızda hüzünlenmemeniz mümkün değildir. İlk İşim Uyanmak, Gelincik Günleri, Uzun Yollar Yolcusu, Gecede Kanat Sesleri, Aşka Bahar Yetmez, Kayıp İklimler, Bu Şehir, Bu Topraklar adlı kitapları ile Türk edebiyatına önemli eserler kazandıran Hüseyin Yurttaş, doğduğu Kozbeyliyi hiçbir zaman terk etmemiş. Hele ki Şaphane Dağı'nın yamaçlarına kurulu Kozbeyli'den, tatlı, tatlı esen kuzey rüzgarının eşliğinde Gencelli Sahili ve Çandanlı Körfezi'ni dakikalarca izlemenin tadına doyamazsınız. Mis gibi dağ havası eşliğinde gezdiğiniz Kozbeylide yorgunluğunuzu Osman Amca'nın yeşil köşkü adını taşıyan kahvehanesinde meşhur dibek kahvesi içerek giderebilirsiniz. Ya da Hülya ve Nadi Öztüfekçi çiftinin 85 yıllık taş binada lezzetli ev yemekleri ile karnınızı doyurabilirsiniz. Yaz kış açık olan Selluka Yemek Evi günlük yapılan zeytinyağlı ve güveç yemeklerinin yanı sıra şevketi bostan, İzmir mantısı, ev baklavası, keşkek, ve yöresel hamur işlerini Kozbeyli'nin eşsiz ortamında tadabilirsiniz. Bir başka alternatif ise Selanik göçmeni Sunay Angellın soyadını verdiği (Melek) Angell Yemek Evidir. Sunay Hanımın elde açılmış otlu ıspanaklı kol böreği, kalem gibi yaprak sarması, keşkek, işkembeli nohut, arapsaçı köftesi, fincan böreği, ot salataları ve etsiz çiğ köftesinden yemeden sakın dönmeyin.
Kozbeyli'nin tarihçesi
Kuruluşuna ilişkin tam ve kesin bir tarih saptanamasa da bu günkü yerleşim alanının en az 500 yıllık bir geçmişe uzandığı tahmin edilmektedir. Kozbeyli, Yolmuç'tan sonra kurulmuş ve oradaki halk buraya yerleşmiş. Yolmuç'ta 150-200 yıl yerleşik hayatın yaşandığı, mezarlık, hamam, yağ çıkarma düzeneği kalıntılarından anlaşılmakta. Kozbeyli köyünü kuranın Kuzubeyi olduğu söylenmektedir. Kuzubeyi bir derebeyidir. O'nun kulesi olan tarihi Koca Kule günümüze kadar varlığını sürdürmüş ve halen köyün en görkemli yapısı olarak dikkati çekmektedir. Kozbeyli adı 'Kuzbeyli' adından evrilip değişerek oluşmuştur. Denizi kuş bakışı gören ve kuzeye bakan köyün, denizden gelen korsanlara karşı korunma amacıyla kurulduğu, 'Kuz' sözcüğünün 'Kuzeye bakan yer, gölgelik' anlamına geldiği bilinmektedir. Tarihçiler, Kozbeyli'nin Saruhanoğulları dönemine kadar uzandığını yazmaktadırlar. Tarımsal ve hayvansal ürünleriyle tanınan ve değişik dönemlerde bir çok göç alıp göç veren Kozbeyli'ye son yıllarda İzmir, İstanbul ve Ankara'dan sakinlik yaşamak isteyenler yerleşmekte. İzmir'e 60 kilometre uzaklıkta Yeni Foça yolu üzerinden sola sapılarak ulaşılabiliyor. Kozbeyli bu kadar özelliği ile turizmde önümüzdeki yıllarda parlayan bir yıldız olursa şaşmayın. Sizlerde burnunuzun dibindeki Kozbeyli'yi görmemenin pişmanlığını yaşamak istemiyorsanız bir hafta sonunu oraya ayırmanızda fayda var.
Turizm Bakanlığına mesaj var
Önceki hafta Anadolunun tarih ve kültür penceresi Bergamayı yazmıştım. Yaz mevsiminde 77 milletin akın ettiği ve kış mevsiminde dahi Alman, İngiliz, Fransız ve Japonların boş bırakmadığı Bergamayı burnunun dibinde olmasına rağmen görmeyen binlerce kişinin olabileceğini yazmıştım. Karşıyakada Afşin Eczanesi sahibi Ahmet Derinöz önüme kesti ve yazmam şartıyla şu sözleri söyledi: Ahmet bey Bergama yazınızdan o kadar etkilendim ki beş kişilik ailem ile hafta sonu gittik. Tarihi yerleri gezmek için kişi başı 15 liradan 75 lira aldılar. 5 lira da otopark için ödedim. Yani kendi tarihi yerlerimizi gezmek için 80 lira ödedim. Siz yazınızda (İddia ederim burnunun dibinde olmasına rağmen Bergamayı görmeyen binlerce kişi vardır) demişsiniz dar gelirli bir aile 80 lira ödeyip nasıl gezecek tarihi yerleri peki. Turizm Bakanlığı kendi vatandaşına indirim uygulayamaz mı? Bunları da yazsanıza dedi. Ahmet beye hak vermemek elde değil. Yetkililere buradan duyurulur.