Yazı Boyutu:
Belediyelerin yürüttüğü 5 litre atık yağ getirene 1 litre ayçiçek yağı hediye kampanyasını yakından takip ediyorum ve verilen mücadeleyi çok takdir ediyorum. Çünkü, lavaboya dökülen bir litre bitkisel atık yağ toprağa ve yer altı sularına karıştığında bir milyon litre temiz suyu kirlettiği bilimsel olarak kanıtlandı. Takip ettiğim kadarıyla İzmirde Konak, Karşıyaka, Bornova, Güzelbahçe, Buca, Gaziemir, Muğla, Didim, Ankara Çankaya, Gölbaşı, İstanbul Çatalca, Beylikdüzü, Pendik, Kartal, Amasya, Kırklareli, Zonguldak Ereğli, Tekirdağ, Çanakkale, Çanakkale Gümüşçay, Çorlu ve Beypazarı gibi belediyelerininn çok sıkı bir çalışmayla tonlarca atık yağ topladıklarını biliyorum. Görünüşte kampanya ve çalışmalar çok iyi gidiyor. Ancak Türkiyede tüketilen bitkisel yağ oranına göre yeterli değil. Bu tespiti Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Çevre Yönetimi Genel Müdürü Mehmet Baş da doğruluyor. 
Atık yağ geri dönüşüm yüzde 10Baş, yaptığı açıklamada atık yağların toplanması konusunda miktar olarak çok fazla yol kaydedilmediğini Türkiyede tüketilen bitkisel yağın ancak yüzde 10′unun geri dönüşüm sisteminde değerlendirildiği açıkladı. Yani Türkiyede üretilen yaklaşık 100 bin ton bitkisel yağın sadece 10 bin tonu toplanabiliyor. Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği 2005 yılında çıkarılmasına rağmen 8 yılda konunun öneminin tüm toplum bireylerine yaygınlaştırılamadığı ortaya çıkıyor. Bu plan çerçevesinde marketlerde, parklarda ve çeşitli halka açık yerde yağ toplama noktaları oluşturulacak. Bu çalışmayı tüm belediyelerin, çevre ve sivil toplum kuruluşlarının marketlerde, parklarda ve çeşitli halka açık yerlerde yağ toplama noktaları oluşturarak daha hassasiyetle yapması gerekiyor. Atık yağları lavabo ve çöpe dökmeyin ve yetkisiz kişilere de vermeyin. Lisanssız kişilere satılan veya verilen atık yağlar temiz yağlarla karıştırılarak tekrar piyasaya sürülebilir. Bakın insan yaşamının en önemli unsuru olan temiz su kaynaklarının iyi korunmaması halinde 2025 yılından itibaren dünyada 3 milyar insanın içme suyu sıkıntısı yaşayacağı belirtiliyor. Bu bilgiyi de Birleşmiş Milletler veriyor.
BİTKİSEL ATIK YAĞIN ZARARLARI
**Bitkisel yağın 2 kez kızartılmasından sonra yağda polar maddesi oluşuyor ve bu da kanserojen yapıyor.
**Lavaboya dökülen atık yağlar pis su giderlerinin daralmasına ve tıkanmasına neden olur. Bu nedenle alt yapı çalışmalarına milyonlarca lira harcanmaktadır.
**Atık yağlar arıtma maliyetini arttırmakta ve arıtma tesislerini çalışamaz hale getiriyor.
**Lavaboya dökülen atık yağlar yer altı suları, akarsu, deniz ve göllere karışarak temiz su kaynaklarını kullanılamaz hale getirir. Denize karışan atık yağlar havadan suya oksijen transferini önleyerek yosun ve deniz anası oluşmasına neden olur.
Türkiye su zengini değil
kelle foto yeterli
Yukarıdaki başlın sahibi ben değilim. Orman ve Su İşleri Bakan Yardımcısı Nurettin Akmana ait. Yaklaşık 20 gün önce Nevşehirde yapılan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ile ortaklaşa düzenlenen 'Uluslararası Nehir Havza Yönetimi Üst Düzey Sempozyumu'nda söyledi. Yetkili ağızdan önemli bir uyarı. Sempozyuma, Dünya Su Ofisi Genel Müdürü Jean François Donzier, Dünya Su Konseyi Genel Müdürü Henk Sterk ve AB- Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Bela Szombatı ile birlikte AB Komisyonu temsilcileri, Tuna Komisyonu Eski Başkanı, Bulgaristan, Yunanistan, Danimarka, Hırvatistan, Fransa, Macaristan, Hollanda, Portekiz, Romanya, Slovakya, İspanya Nehir Havza Direktörleri, Azerbaycan ve bu ülkelerin büyükelçiliklerinden temsilciler, üniversitelerden akademisyenler ile ilgili kurum ve kuruluşların üst düzey temsilcileri katılmış. İlk konuşmayı yapan Akman, "Su kaynaklarının önemi giderek artmaktadır. Su kaynakları iklim değişikliğinin etkileri ile en riskli alanlardan biri haline geldi. İnsan, canlılar ve ekosistem için su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir olması hayati önem taşımaktadır. Yağış rejimi düzensiz olan Türkiye, su zengini bir ülke değildir. Dikkat edilmesi gereken uyarı.
Ağzımdan çok faklı sözler dökülüyor ancak yazmak mümkün değil.
Akdeniz fokunu domuz kurşunuyla öldürmüşler..Başlığı yazarken bile içim sızladı. Geçenlerde de Karaburunda yunus balığını kurşunlayıp öldürmüşlerdi. İnsan görünümüne bürünen bu varlıkları merak ediyorum. Aslında ağzımdan çok daha faklı sözler dökülüyor ancak yazmak mümkün değil. Akdeniz fokunun neslinin tükendiğini ve korunması gerektiğini kaç kez yazdığımı ben bile hatırlamıyorum. Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) koruma altına alınan 12 canlı türünden biri olup, bilim adamlarına göre dünyadaki sayılarının 200 - 300 civarında olduğu belirtiliyor. Birçok Akdeniz ülkesinde kaybolan ve hatta yok olan bu türün Egede Foça, Bodrum Yarımadası ve Anamur Taşucunda 50 tane civarında yaşadıkları tahmin ediliyor. Akdeniz Foklarının etkin bir şekilde korunması için bugüne kadar Dünyada 15 Ulusal Fok Komitesi Akdeniz Foku'nu korumak Akdeniz'i korumaktır kampanyaları ile neslini yaşatmaya çalışıyor. Dilerim, Alanya İlçesi'ndeki Gazipaşa'da Kızılin Mağarası'nda kendisine yuva edinen ve bölge halkının 'Duman' adını verdiği fokun 'domuz kurşunuyla' öldüren magandalar bulunup cezalandırılır. Masmavi ve temiz denizlerin göstergesi olan Akdeniz Fokunu, dünya mirası olarak korumak hepimizin görevidir.
Bayraklı Belediyesini takdir ettim..
İlçesindeki en temiz sokağa 20 adet çeyrek altın vererek ödüllendirmiş. İşte akıl bu. Çevre bilincini insanlara aşılamanın farklı bir yolu. Belediye zaten o sokakları temizletmek zorunda. En Temiz Sokağa 20 Çeyrek Altın kampanyası ile hem yüzlerce sokağı orada yaşayanlara temizletip çevre bilincini aşılamış oluyor hem de vatandaştan aldığı vergi gelirlerini yine vatandaşa vermiş oluyor. Yıllardır yazıyorum insanlara çevre bilincini aşılamak için yarıştırmak, ödüllendirmek gerekir. Ama küçük ama büyük. Belediye Başkanı Hasan Karabağ, sık sık Bayraklının temizlikte birçok belediyeye örnek olduğunu söylüyormuş. Böyle güzel uygulamalar olursa tabiî ki ilçesi temiz olur. Akıl akıldan üstündür. Hem vatandaşı memnun hem yöneticisi.
