Yazı Boyutu:
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı Geri Dönüşüm İktisadi İşletmesi (PAGÇEV) 2013 yılı sonuna kadar ülke ekonomisine plastiğin geri dönüşümünden 105 milyon lira kazandıracak. Bu sektörde faaliyet gösteren tüm kurumların her yıl ortalama 400 bin ton plastiği geri kazandırması halinde bu rakam 450 milyon lirayı bulabilir.
Geçtiğimiz pazar günü son bulan İzmir 2. Plastik, Ambalaj ve Teknolojileri Fuarını gezmemin nedeni, doğada yok olması 400 ile bin yıl süren plastik eşyaların dönüşümü ilgili gerekli önlemlerin alınıp alınmamasıydı. İyi ki gitmişim. Plastikle ilgili çok geniş bilgiye sahip oldum ve bakış açım bile değişti. Otomotivden sağlığa, inşaattan ambalaja plastiğin girmediği sektör kalmamış. Bilinçli kullanımı ve geri dönüşümü sayesinde plastiğin sağladığı enerji tasarrufu, yarattığı katma değer ve çevreci yönünün diğer birçok malzemelere göre daha avantajlı olduğunu öğrendim. En sevindirici tarafı ise Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme Eğitim Vakfının (PAGEV) Türkiye'de hayata geçirdiği üçüncü geri dönüşüm işletmesi PAGÇEV,
2013 yılı sonuna kadar ülke ekonomisine plastiğin geri dönüşümünden 105 milyon lira kazandıracak. Yani bu yıl 100 bin ton ambalajdan 50 bin ton plastik geri kazanılarak hem ekonomiye hem de doğaya büyük katkı sağlanmış olacak. Zaten Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme Eğitim Vakfı Geri Dönüşüm İktisadi İşletmesinin ( PAGÇEV) kuruluş amacı; plastik atıkların sürdürülebilir yönetimine katkıda bulunmak, enerji tasarrufu sağlamak, çevre kirliliğini önlemek ve geri dönüşüm ile plastikleri tekrar kullanarak ekonomiye katma değer yaratmak. İlk etapta plastik atıkların geri dönüşümüne yoğunlaşan PAGÇEV, daha sonra kağıt, karton, cam ve metal gibi diğer malzeme atıklarıyla ilgili çalışmalara girecek. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Uysal, plastik sektöründe faaliyet gösteren tüm yetkili kurumların her yıl ortalama 400 bin ton plastiği geri kazandırması halinde Türkiye ekonomisine 450 milyon lira kazandırılabileceğini söylüyor. Hem doğa hem de ekonemik açıdan iyi olmaz mı?. Plastik sektöründeki kuruluşlara PAGÇEVİN çalışması örnek olsun.
Türkiye'nin Geri Kazanım Karnesi
2012 yılında tüm atıklarda toplam geri kazanım miktarı 1 milyar lira.
2012 yılında yüzde 40 olan geri kazanım oranının 2023 yılına kadar yüzde 60'lara ulaşması bekleniyor.
Ülkemizde piyasaya sürülen ambalajların; yüzde 39'u kağıt/karton, yüzde 25'i plastik, yüzde 24'ü cam, yüzde 9'u metal ve yüzde 3'ü kompozit ağırlıklı.
2011 yılında piyasaya sürülen toplam 6,6 milyon ton ambalajın 2,5 milyon tonu geri kazanıldı.
Türkiye'de 514 ambalaj atıkları toplama, ayırma ve geri dönüşüm tesisi ile 201 tehlikeli atık geri kazanım tesisinde, 60 bin kişi istihdam ediliyor.
Türkiye'de geri dönüşüm oranlarının Avrupa ve gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğu düşünülse de, resmi rakamlarda görünmeyen ve ciddi oranlardaki "vahşi toplama" olarak nitelenen kayıt dışı rakamları da göz ardı etmemek gerekiyor.
Türkiye'de şu an 68 katı atık düzenli depolama tesisi mevcut. 2017 yılına kadar bu sayının 120'ye ulaşması bekleniyor.
Ülkemiz evsel atık yönetimi (çöp sahası, atık önleme, toplama, kaliteli geri dönüşüm ve atıktan enerji geri kazanımı) puanlamasında Avrupa'da 11. sırada yer alırken, ilk 5 ülke; Avusturya, Almanya, İsviçre, Hollanda ve Norveç olarak sıralanıyor.
2012 yılında tüm atıklarda toplam geri kazanım miktarı 1 milyar lira.
2012 yılında yüzde 40 olan geri kazanım oranının 2023 yılına kadar yüzde 60'lara ulaşması bekleniyor.
Ülkemizde piyasaya sürülen ambalajların; yüzde 39'u kağıt/karton, yüzde 25'i plastik, yüzde 24'ü cam, yüzde 9'u metal ve yüzde 3'ü kompozit ağırlıklı.
2011 yılında piyasaya sürülen toplam 6,6 milyon ton ambalajın 2,5 milyon tonu geri kazanıldı.
Türkiye'de 514 ambalaj atıkları toplama, ayırma ve geri dönüşüm tesisi ile 201 tehlikeli atık geri kazanım tesisinde, 60 bin kişi istihdam ediliyor.
Türkiye'de geri dönüşüm oranlarının Avrupa ve gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğu düşünülse de, resmi rakamlarda görünmeyen ve ciddi oranlardaki "vahşi toplama" olarak nitelenen kayıt dışı rakamları da göz ardı etmemek gerekiyor.
Türkiye'de şu an 68 katı atık düzenli depolama tesisi mevcut. 2017 yılına kadar bu sayının 120'ye ulaşması bekleniyor.
Ülkemiz evsel atık yönetimi (çöp sahası, atık önleme, toplama, kaliteli geri dönüşüm ve atıktan enerji geri kazanımı) puanlamasında Avrupa'da 11. sırada yer alırken, ilk 5 ülke; Avusturya, Almanya, İsviçre, Hollanda ve Norveç olarak sıralanıyor.
İnsanlığımdan utandığım fotolar
Gazetelerden okuduğum iki haber üzerine utanç duyup Bu dünya sadece insanlara mı ait? diye kendi kendime sordum. Biri Turgutluda boynuna naylon torba dolanıp ölümle burun buruna gelen anne Leylek, diğeri ise Karaburunda kurşunlarla öldürülen yunus balığı. İkisi de insanların neden olduğu olay. Doğada yok olması yüzyıllar süren naylon torbaların gelişi güzel atılması birlikte yaşamak zorunda olduğumuz canlılara da zarar verebiliyor. Her canlının bu dünya da yaşama hakkı var. Keza insanlara yakınlığı, oyunculuğu ile denizlerin en sevimli varlığı yunus balığı neden kurşunlanarak öldürülür?. Bunu yapan kişi veya kişilerin yüreğindeki sevgi yok mu oldu?, Eğer silah atma talimi yapmak istiyorsa atış poligonuna neden gitmiyor? Bir canlının hayatına son veriyor?. Üzüntümden yüzlerce soru sormak geliyor. Lütfen insan olduğumuzu unutmayalım.