Yazı Boyutu:
Sizlere yararlı olacağını düşündüğüm bir konu ve yazı seçtim bugün
12.05.2012 tarihinde bir gazete haberinde çıkan yazı dikkatimi çekti. Bakın; neler yazıyor, okuyalım ve birlikte değerlendirelim: Adana nın Seyhan İlçe Belediyesi bünyesindeki kurslarda bilgisayar öğretmenliği yapan 30 yaşındaki Meral ÖZKAN ın, tesadüfen tanıştığı yaşam koçu hayatını değiştirdi. Diyet yapmadan dengeli beslenerek 2 yılda 127 kilodan 63 kiloya düştü. Hayata yeniden başladım diyen ÖZKAN, Zayıflamak için türlü türlü diyetler yapıyordum, ama kilo veremiyordum. Yaşam koçunun önerisiyle doktor kontrolünde dengeli beslenmeye başladım. Gün geldi 2porsiyon döner yedim, ama bir sonraki öğün meyve ile idare ettim. diye konuştu.
Bu yazıda çok güzel olan ve herkesin mutlaka örnek alması gerekenler:
· Bir sağlık ekibinden yararlanmak en doğrusudur. Muhtemelen burada yaşam koçu diye bahsi geçen meslek elemanı beslenme uzmanı olsa gerek. Doktor da varmış. Çok güzel
Diğer taraftan sorun şu ki: Kilo vermekten çok nasıl koruyacağımız da önemlidir. Biz hep bu kısmı atlıyoruz. Beslenme uzmanınızdan kilo verme bittiğinde mutlaka yardım alın.
· Bu ekipte var mıydı bilmiyorum ama, bence bir spor eğitmeni ve/veya fizyoterapiste ihtiyaç var. Neden derseniz: Ekranlarda kilo vermeye çalışan morbit obez insanların yarıştırıldığı bir program var, orada vücut ağırlıklarına göre çok zorlu, süratli, ağır egzersizler yaptırılıyor. Çoğunun telaffuz ettiği ortak bir sorun var: Dizlerimin ağrısına dayanamadım, sporu bıraktım. Burada, sporu o anda bırakmazsa ne olur, kısmını da en iyi spor eğitmenleri ve fizyoterapistler bilir. 130 kiloyken tek dize binen yük 65 kg dır! Eklemlere düşen basınç ve yıpranma oranını siz de tahmin edebilirsiniz. Sporsuz kilo vermek mümkün olsa da, tercih edilmez. Kişinin kilosuna ve hastaıklarına dikkat edilerek spor planlanmalıdır.
· Diyeti çoğumuz aç kalarak başarılacak bir şey zannediyoruz. Bu önyargıyı kırabilmemiz için önce beslenme uzmanlarının ne yapmaya çalıştıklarını anlayabilmek gerek.
1. Niçin zayıflama zamana yayılması gerekiyor?
2. Hızlı zayıflamanın uzun vadeli ve kısa vadeli sakıncalarını biliyor muyuz?
3. Zayıflamayı zamana yayarken de önemli olan: Neyi yiyince/içince kilo alıyorum?
4. Ne kadar yediğimde artık metabolizmam yakamıyor ve bana özgü doğru porsiyon nedir?
5. Kilo aldırdığını düşündüğüm besini hangi sıklıkla yiyince kilo alıyorum?
6. Zaafımın bulunduğu besini hangi sıklıkla yediğimde artık kilo aldırmaya başlıyor?
7. Daha sık ve daha büyük porsiyon halinde bir besini tüketmemin uzun ve kısa vadeli sakıncaları nelerdir?
8. Başka ne sebeple kilo alıyorum? Kilo aldıran hataların tamamını bilmiyor olamaz mıyım?
9. Stresi kontrol etmeyi öğrenerek başlamam yararlı olabilir mi?
10. Endokrinolojiye gittim mi?
11. Beslenme uzmanıma düzenli gidiyor, söylediklerini tam olarak uyguluyor muyum?
12. Ailemden destek istemede başarılı mıyım?
13. Zayıflamayı yürekten mi istiyorum, yoksa sadece istemekle mi kalıyorum?
Bu soruları iyice analiz edin. Hiçbir maddeyi atlamadığınızda siz de başaracaksınız. Tıpkı baştaki örnekte olduğu gibi, sorununuz sembolik olarak dönerse; 1-2 porsiyon döneri yiyeceksiniz. Fakat diğer yandan dönerin sizi ne hale getirdiğinin ve ne kadar üzdüğünün bilincine varın. Kalp damarlarınızı nasıl da yavaş yavaş tıkadığını bilin. Her canınız istediğinde değil ama, arada sırada sakinleştirici niyetine döner yerseniz; işte o zaman sağlığınızı, kilonuzu ve keyfinizi aynı anda koruyacaksınız. Bu koşullarda baklava da döner yenir elbette
Beslenme uzmanları da kaçamaklar yapar ama tekniğine uygun porsiyonda ve sıklıkta yemek emniyetli olanıdır. En başta bu işi başaracağınıza artık inanmalısınız. Aksi halde, zayıflamayı da bırakmışsınız demektir. Unutmayın: İnanmak başarmanın yarısıdır. Kararlılığınızı muhafaza edebildiğiniz haftalar dilerim.