ÇOCUKLARDA OBEZİTE

  • 0
  • 867
Yazı Boyutu:

30 Haziran 2012 Pazar günü Hürriyet Turuncu’ da yayınlanan haberi sizler için okudum ve yorumladım. Konu aynen şöyle başlıyor: “Kartopu gibi yuvarlanan tombul nesiller geliyor”. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe CENGİZ, obezite sorunu yaşayan çocuklarla 26 yıllık mesleki deneyimlerini anlatıyor. Çok kritik, çok hassas noktalara değinmiş ve ailelere bazı püf noktalarını sunmuş. Çocukluk çağı obezitesinin vardığı, gitmekte olduğu noktaları gözler önüne sermiş. Çok fazla sayıda insülin direnci ve leptin direnci gelişmiş, yüksek kolesterol sorunu yaşayan çocuklarımız olabileceği bundan 15-20 yıl önce kimin aklına gelirdi…
Bugün bu konuyu seçtim ve diğer yandan; yeni mezun meslektaşlarımın da izleyeceği yol açısından faydalı olabilme misyonuyla konuyu değerlendirdim. Obezitenin tedavisi, ciddi mesleki deneyim gerektiren, hem teorik hem de pratik bilginin çok iyi harmanlanması gereken bir iştir. Çocuklarla iletişim, yetişkinlerle iletişimden biraz daha zordur. Çocukluk çağı obezitesinin diyetle tedavisi ise mesleğimizin en zor işlerinden biridir. Mesleğe yeni başlayan meslektaşlarım için, en zor vakaların çocuklar olacağını söyleyebilirim. Sn Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe CENGİZ bu mesleğe 26 yılını verdiğini yazmış takdir etmemek mümkün değil…
 
İnanın ben de 14 yıllık meslek hayatımda çok sayıda non-alkolik hepatosteatoz (alkole bağlı olmayan karaciğerde yağlanma sorunu) , hipertansiyon, diyabet gibi hastalıkların obeziteyle birlikte olduğu çocuk vakalarla çalıştım. Bu ne demek biliyor musunuz: “bizim dedelerimizin başına gelen yaşlıdır olabilir dediğimiz hastalıklar şu an 15 yaş altı çocuklarda görülüyor!.. Durum gerçekten içler acısı…
Öyle sevimliler ki; kıyamıyorsunuz… Sizi görmeye ailecek geldiklerinde en az onlar konuşmaya çalışıyor, anne baba anlatıyor. Ancak biz ilk günden itibaren, çocukları konuşturup, onları dinlemeye çalışıyoruz. Öyle kaygılı, öyle karmaşık zihinleri; gözlerinden seslerinden okunuyor… Kendilerinde sıra dışı bir sorunun olduğunun farkındalar ki; yanınızdalar... “Ancak; okulda neredeyse tüm arkadaşları kendisi gibi… Acaba anne baba neden endişelenip sorun varmış gibi bu kadar büyütüyor ki olayı” Evet, aynen bunları düşünüyor çocuklar…
 
Eğer doğru bir iletişim kurarsanız, “sadece boyu kendisinden daha uzun, ama aslında yediğin ve yemek istediğin her şeyi anlatabileceğin bir rehber” şeklinde sizi arkadaşlarına tanımlıyor. Sizi dilediğinde arayabilme lüksü tanıyın, size abi, abla desin, izin verin ki; aileden gizlice yemek istediklerini siz ona tüm ayrıntılarıyla anlatabilin. “Yasak” ve “Diyet” kavramlarından uzak, şeffaf bir iletişim, aile, çocuk ve beslenme uzmanından oluşan ekibi başarıya taşıyacaktır. Bizler bazen gerekirse aileyle gerekirse ayrı görüşmeliyiz. Ailenin tutumu da çok hayati önem taşıyor.
İşte bu çocuklar diyetisyenlerden yiyeceklerin bileşimini dinliyor. Onun anlayabileceği dilde anlatmalısınız. Vücudunu bir “fabrika”, organlarını da birer “makine” gibi algılamalı. Vücut içi sistemlere neden ve nasıl davranması gerektiğini sizden duymaya ihtiyacı var. “Yiyeceklere hiç bu gözle bakmamıştım”, diyebileceği bir dönem başlatmalısınız. Bu noktada görsellik, eğitim materyalleri, anlatım dili, literatürünüz çocuğun ilgisini çekebilecek şekilde olmak zorunda… Diğer yandan kantinleri ve ailenin üslubunu kontrol etmek de sizin işiniz… İlk çocuk hastalarım randevusuna gelmeden önce neyi nasıl anlatacağımı önceden prova yaptığım günleri hatırlıyorum.
 
Bir de sağlığına ve ideal ağırlığına kavuştu mu; yetişkin hastadan çok daha farklı tepkiler alıyorsunuz. Öyle hayranlık dolu, öyle yürekler dolusu saf sevgi besliyorlar ki; bu mesleğimizin her türlü zorluğuna katlanmaya değer. Giyimi, duruşu, size ve çevresine bakışı değişiyor. Daha da önemlisi bu mutluluğu asla kaybetmemek üzere sizden kilo ve sağlığı koruma üzerine de eğitim alıyor, mezun oluyor.
Açıkçası iş bu kadar hastalıkların sarmal hale geldiği travmatik noktaya ulaşmadan, okullarda aile ve çocuklara sağlıklı beslenme eğitimi vermemiz daha isabetli de olabilir. Meyvesi 5-10 senede alınabilir, ama çok profesyonel bir hamle olur. Halk sağlığı adına büyük bir adım olarak görüyorum.
Benim çocuk danışanlarım veya hastalarıma anlattığım şeyle özetle şöyle: “Bedenini tanı, besinleri tanı, besinler bedeninde neler yaptığını öğren ve kişisel beslenme hatalarının hastalıklarla ilişkisi, tedavi edici ve koruyucu beslenme ilkelerini hayatına nasıl uyarlayacağının tekniğini kapmaya bak” şeklinde… İşte bunun evrelerini, çocukta kat ettiğiniz yolu gören aile diyor ki keşke biz de bunları çocuklarımız sayesinde sizden öğrenmesek, ilköğretim sıralarında bunları öğrenmiş olsak diyorlar…
 
İşte bu eğitimi beslenme ve diyet uzmanlarının okullarda vermesi, halk sağlığı açısından çok büyük önem taşıyor diye hep kendi kendimize konuşurken, bu çözüm önerisini Sn. Ayşe CENGİZ gazeteye duyurmuş. İsteyip de dillendiremediklerimizi saymış, dökmüş… Çok başarılı bir röportaj olmuş. Harikasınız Ayşe Hanım… Teşekkürler.

YORUM YAZ