GDO Nedir? Yararları ve zararları nelerdir?

  • 0
  • 2.457
Yazı Boyutu:

Günümüzde laboratuar ortamında tohumlardaki genetik şifreyi değiştirme işlemi, meyve ve sebzelerde aromanın, verimin, dayanıklılığın, kalitenin artırılmasında, zararlı organizmalara direnç gelişiminin artırılmasında; raf ömrünün uzatılmasında, olgunlaşmanın geciktirilmesinde kullanılır. Yenilebilir aşı ve ilaç üretiminde, insan hastalıklarının tedavisi ve organ nakli için kullanılmasında ve çevresel olarak birçok faydaları olacağı görüşü mevcuttur.

 

 

Türkiye’de Genetiği Değiştirilmiş (GD) ürün üretimi yasak olmasına rağmen 1998 yılından itibaren alan denemeleri yapılmaya başlanılmış ve 20’ye yakın ilin pazarlarından alınan domates ve patateslerin GD ürün olduğu tespit edilmiştir.

 

 

Genetiği değiştirme işleminin yararları:

 

Güney ve Güneydoğu Asya’da 5 yaşın altındaki çocukların % 70’i A vitamini eksikliğine bağlı körlük sorunu yaşamaktadır. Halbuki gen aktarım teknolojisi ile pirinçte A vitamini oluşumu arttırılarak bu toplumlarda körlük önlenir. Benzer biçimde genetiği değiştirilip topraktan vitamin mineral emme kapasitesi arttırılan besinler sayesinde bazı kanserler, kalp hastalığı, hepatit, hemofili, kuduz, dizanteri, kolera ve ishal ve diğer kronik hastalıkların önlenmesi sağlanabilir. Diyabet hastalarının kullandığı insülin vb proteinleri üretmek için kullanılabilir.

 

 

Genetiği değiştirilmiş organizmalar zaten ilaç endüstrisinde kullanılmaktadır ve gıda endüstrisinde de kullanılan enzim, stabilizatör, kıvam artırıcı, emülgatör, tatlandırıcı, koruyucu, renklendirici ve tat verici gibi gıda karışımları üretmek için kullanılabilirler.

 

 

İneklerde süt üretiminin artırılması, laktozun sütten çıkarılması amacıyla ve düşük kolesterollü yumurta elde edebilmek üzere genetiği değiştirmek işe yarayabilmektedir. Balıklarda hızlı büyüme ya da soğuk koşullara dayanıklılık sağlayan genler üzerinde çalışılmaktadır. Monsanto Şirketi tarafından üretilen nişasta içeriği arttırılmış kızartma işlemi sırasında patates daha az yağ çeker.

 

Yağların yüksek sıcaklığa dayanıklı için kanola, soya, ayçiçeği ve yer fıstığı gibi bitkilerin genetiği değiştirilebilmektedir.

 

 

Genetiği değiştirilerek besin değeri artırılabilen ürünler dünyada yetersiz beslenmeyi azaltmaya yardım edecektir.

 

 

Toprağın daha az işlem görmesi ile erozyonun azalması ve tarımda su kullanımını azaltma gibi faydaları mevcuttur. Yağmur ormanları gibi telafisi mümkün olmayan doğal kaynaklar üzerindeki baskılar azalır.

 

 

Domates, tütün, kabak ve mısır gibi ürünler virus direnci kazandırılmak için genetik olarak değiştirilmektedir. Genetiği değiştirilmiş bazı bitkiler (hardal yeşili, kaba yonca, nehir kamışları, kavak ağaçları ve özel yabani otlar) çevreye bulaşan zehirleri parçalayıp zararsız hale getirebilmektedirler.

 

 

Fakat GDO tüketilmesi antibiyotiğe karşı vücudun duyarsızlaşmasına yol açabilir.

 

 

Özellikle bağırsaklarda gaz, şişkinlik, vücutta ödem gibi allerjik reaksiyonlara ya da tolerans bozukluğuna neden olabilir.

 

 

Tarımsal kimyasallara bağlılığı artırarak çevre kirliliğinin de artmasına neden olabilir.

 

 

Çevreye salınan genetiği değiştirilmiş bitki türleri ile rekabet edemeyen doğal türlerin hızla kaybolması, genetik çeşitliliğin yanı sıra biyolojik çeşitliliği de tehdit etmektedir. Yabani türlerin oluşabileceği düşünülmektedir. 

 

 

Çeşitli grupların bu ürünlerle ilgili olarak dini, kültürel ve etik kaygıları da mevcuttur.

 

 

Sonuç olarak un, nişasta, glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz ve mısır şurubu içeren gıdalar; mısır ve soyadan üretilen yağ, bisküvi, kraker, pudingler, bitkisel yağlar, bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata, gofretler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvanlardan elde edilen gıdalar ile pamuk GDO’lu olma riski taşıyan tarımsal ürünlerin başında gelmektedir.

 

 

Bu ürünlerin özellikle insan sağlığı üzerinde kısa ve uzun dönemde oluşturacağı etkiler ise yeterince bilinmemektedir. Ayrıca bu ürünlerin genetik çeşitliliği tehdit etmesi durumunda geri dönüşü olmayan bir sürece de girilmiş olacaktır. Tüm bu nedenlerle bu tür ürünler yeterli bilimsel araştırmalar yapıldıktan sonra tüketime sunulmalı ve ayrıca kullanımları yasal çerçevede sürekli kontrol edilmelidir.

YORUM YAZ