Yazı Boyutu:
Atalarımız 1 fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır demiş. Ne güzel bir sözdür o
Kahve; asırlardır, insanları sosyalleştirme, bağlarını güçlendirme adına çok keyifli bir araçtır. Yararları da var, belirli bir miktardan sonra zararları da
Eğer siz de kahve sevenlerdenseniz, ya da en azından çevrenizde kahve severler varsa; sizler için özenle hazırladığım bu yazıyı okumanızı öneririm.
08.04.2012 Pazar günü Hürriyet haber muhabiri Sn. Ceyda ERENOĞLU nun hazırladığı yazı, oldukça etkileyici ve neredeyse tam sayfaydı. Yazıdaki kahveye ilişkin yorumlar doktorlara aitti ve bilimsel araştırmaların sonuçlarına çok sayıda yer verilmişti. Okuyucu açısından gerçekten doyurucu ve ilgi çekici bulduğum yazıda ise bazı önemli gördüğüm ve vurgulanması gereken yerler de vardı. İşte o vurgu noktalarında ayrıntıya gireyim dedim. Biraz da eleştirilesi yerler de var aslına bakarsanız. İşte size o yazı ve yorumlarım:
Günde 3 fincan kahve tüketimi diyabet, kalp damar hastalıkları, kanser, Alzheimer ve obeziteyi önler denilmiş. Bence çok iddialı olmuş. Özellikle obeziteyi önler denilmesi feci sonuçlara yol açabilir. Ben obez olsam; kilo almama neden olan besinleri yemeye devam ederken, kemiklerimi eritesiye kadar bolca kahveden medet umabilirim. Çare gibi gösterilmiş. Metabolizmayı hızlandırır, ama bu hız; vücuttaki tüm yağları eritmeye yetecek kadar uzun süreli ve başarılı değil. Öyle olsaydı, herkes kahve içiyor, obezite diye bir sorun kalmazdı, sınıflandırmayı da obez olan olmayan şeklinde değil, kahve içen ve içmeyen şeklinde yapardık.
Ayrıca en önemli hemen sorulabilecek sorulardan biri de şu: 3 fincan ne demek? Türk kahvesi fincanı mı, neskafe (yani aslında granül kahve diye geçer) fincanı mı, suyunu istediğiniz kadar ekleyin önemli olan kahvesinin ne kadar olduğudur ve fincan kahve denildiğinde sek kahve kısmının ne kadar olduğu belirtilmemiş. 1 tatlı kaşığı kahve mi, çay kaşığıyla mı, yemek kaşığıyla mı? Ya da kaç gram kahve? Ölçü belirli değil. Bu bilimsel araştırma sonuçlarını sunan bilim adamları ve profesörler için atlanılmaması gereken bir ayrıntıdır. Ancak ben araştırdığımda gördüğüm şu oldu: 1 fincandan kastın, yaklaşık ortalama değerinin 1 tatlı kaşığı kadar ölçüsü olabileceğini söyleyebilirim.
Yazının devamında şunlara değinilmiş:
· 6 bardak kahve prostat kanserini %18
· 5 bardak kahve menapoz sonrası kadınlarda meme kanserini %57
· 2 bardaktan fazla kahvenin barsak kanserini %30
· 3 bardak kahvenin ağız, yemek ve soluk borusu kanserlerini %40
· 3 bardak kahvenin karaciğer kanserini %42
· 1-3 bardak kahvenin kalp damar hastalıklarından ölüm riskini %24
· 1-3 bardak kahvenin diyabet gelişimini %13
oranında önlediğinden söz ediliyor. Hatta oran vermemekle beraber Parkinson ve enfeksiyon oranlarını da azalttığı söylenmekte. Elbette hepsi bilimsel araştırmaların sonuçları ve güvenilir. Ancak bilimsel araştırmaların sonuçlarını bile etraflıca değerlendirmek ve daha geniş açılı bir gözlükle taramak yararlı olacaktır.
Diyeceğim şu ki, daha önce kafeinden bahsettiğim üzere, 2 tatlı kaşığı ve fazlası şeklinde günlük içilen kahve; aynı zamanda vücuttan çok ciddi derecede yararlı mineral erozyonuna yol açmaktadır.
· Magnezyumun kahve yüzünden idrarla atılması uzun vadede depresyona ve kas ağrılarına yol açabilmektedir. Antidepresan bir mineral olan magnezyum, 2 tatlı kaşığı kahveden itibaren idrarla atıldığından dolayı, görevini yapamamaktadır. Yani aslında fazla kahve sinir sistemine iyi gelmez.
· Krom minerali kaybı ise tatlı ve karbonhidratı yoğun gıda tüketme arzusunu tetikleyebilmektedir. Kahve severlerin karbonhidrat sever olmaları bir tesadüf değildir.
· Demir mineralinin vücuttan erozyonu, anemiye yol açar ki bu da metabolizmanın az kafeinin etkisinin tersine metabolizmayı yavaşlatmaktadır. Az miktardaki kahve dinamizm verirken, 2. fincandan sonra anemiye bağlı olarak saçlarda dökülme, halsizlik, yorgunluk, odaklanamama, sabahları kahve içmeden uyanamama gibi sorunlara yol açmaktadır. Sırf bu nedenle kahveye daha çok ihtiyaç duyarsınız ve fark etmeden bağımlı hale gelebilirsiniz.
· 2 tatlı kaşığından fazla kahve, uzun süreli tüketimde, genetik yatkınlık da varsa, kemik erimesine yol açabilmektedir.
· Diyabeti önlemek üzere günde 1 fincan kahve önerilirken, 6 fincandan sonrasında işler tersine dönüyor ve kahvenin diyabete neden olması oranı%67 arttırdığı kanıtlanıyor. Çünkü kahve metabolizmayı hızlandırır. Pankreas da metabolizmanın bir parçasıdır ve kafeinle karşılaşınca fazla çalışır. Bunun sonucunda insülin hormonu istenenden daha fazla salgılanarak, kan şekerinin düşmesine, karbonhidrat eğilimine yol açar. Karbonhidrat tüketirsiniz, insülin hormonu yeniden bolca salgılanır ve kan şekerinin bu şekilde dengelenmesi hedeflenir. İnsülin hormonu ne kadar sık ve bol salgılanırsa o kadar karbonhidrat bağımlısı olursunuz ve o kadar daha insülin salgılanır. Dikkat! İnsülin herkeste tükenebilen bir hormondur. Diyabete genetik yatkınlığınız olsun ya da olmasın; sık ve bol kahve tüketimi pankreasın insülin pompasını bozabilecek güce sahiptir. Diyabeti önlemeye çalışırken, 2 fincandan fazlasında, durduk yerde risk oluşturabilirsiniz.
· Alzheimer, Parkinson gibi sinir sistemi hastalıklarını önlediği iddia edilirken, 2 fincandan fazla içilen kahve bizi daha agresif, tahammülsüz, uykusuz, mutsuz, umutsuz yapabilmektedir. Kafein, kan dolaşımını hızlandırır, sinir iletisini hızlandırır ve bunu yaparken diğer yandan tahammül sınırlarımızı zorlar, insan ilişkilerimizi olumsuz etkiler. Sinir sisteminin ihtiyaç duyduğu B vitaminlerini de idrarla atan kafein, bu nedenle aslında sinir sistemi hastalıklarını önleme konusunda bir ilaç gibi gösterilmemelidir.
· Kahvenin kanseri önlediğine yönelik araştırmalar Amerika da yapılmış. Tüm Amerika çeşit çeşit kahve içmektedir. Kahve bu kadar koruyucu önleyiciyse, neden Amerika kanserden kırılıyor? Cevap beslenme bozukluğu ve fast food alışkanlığı, çok miktarda kızaran yağ tüketimi
Yani tek başına kahve tüketimi tüm bu hastalıkların önlenmesi için anlamlı değildir. Beslenmeye, spora, güneş ışınlarına, kilomuza ve sigara tüketimine de dikkat çeken bir başka bilimsel yazı da bu haberin hemen altında yer alıyordu. İnanın daha az dikkat çekmekle beraber kanseri önleme adına çok daha doğru yönlendirmeler içeriyor.
Öneriler ve özet vermek gerekirse:
Evet, kahvede kafein, kafeik asit, polifenoller ve klorojenik aist vardır. Yararlıdır. Ama her şeyde olduğu gibi kahvede de doz ayarlaması şarttır. Aslında en güvenli limit kabaca en fazla kafeinli, kahveler için 1-2 tatlı kaşığı kadardır. Çay da içiyor, kola da tüketiyor, kakaoyu, çikolatayı da seviyorsanız, kafein bağımlısı olma olasılığınız yüksektir ve bu durumdan yakın, uzun vadede zarar görmek istemiyorsanız, tüm bu yiyecek ve içecekler için beslenme uzmanınızla bir düzenleme yoluna gitmelisiniz. Kafeinsiz kahvelerden yararlanmanız, sağlığınız açısından, işinize gelecektir.