Neden "Uzman"lık

  • 0
  • 1.142
Yazı Boyutu:

Ben Işın SAYIN, Çocukluğundan beri sağlıklı beslenmeye, besinlerin vücutta neler yaptığına ilgi duymuş biri olarak diyetisyenliği seçmiştim. 1995 yılında girdiğim Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ’ nde anatomi, fizyoloji, biyokimya, mikrobiyoloji vb tıp derslerini, Hacettepe Tıp Fakültesi öğretim görevlilerinden aldık. Besinleri, vücudumuza etkilerini ve hastalıkları tanıdık. Hastalıkların diyetle tedavisi üzerine teorik, pratik eğitimler aldık. Stajda tıp fakültesi mezunları ilaçla tedavi yürütürken, biz de diyetle tedavi yapıyorduk. Mezun oldum. Özel Park Sima Polikliniği’ nin uzun yıllardır diyetisyenliğini yapıyorum.

Gayet iyi bilinir ki; hatalı beslenme ve yetersiz aktivitenin sebep olduğu hastalıklar vardır. Bunlar; yüksek tansiyon, şeker hastalığı, insulin direnci, hipoglisemi, kalp damar hastalıkları, safra kesesinde taş oluşumu, karaciğer, kalp, böbrek gibi iç organlarda yağlanma vb en sık rastlanılanlarıdır. Şişmanlığın beraberinde gelişen bu hastalıklardan yalnızca ikisi sizde varsa “metabolik sendrom” teşhisi konuyor.

Eskiden “üyelerimiz” derdik. Şu an danışanlar: “Zayıflamalıymışım, doktorum söyledi” diyerek, ellerinde bir torba ilaçla geliyorlar. Başvuranların çoğu hasta olduğu için ve bu bir sağlık hizmeti olduğu için, “hastalarımız” diyoruz. Önceden tüm tıp dünyası “Bırakalım şimdi şişmanlığı da hastanın ilaçla kolesterolünü, şekerini düşürelim” derdi. Bu, bir bakıma şuna benziyor: Beyinde bir tümör var, başınız ağrıyor, ağrı kesici içmeye devam ediyorsunuz, tümör de büyümeye devam ediyor... Bu örnekte tümör hatalı beslenme davranışı, besinleri tanımıyor olma ve bireyin besinlere dair sınırlarını kabullenmiyor olmasını temsil ediyor. Bireyde sağlıklı yeme davranışı gelişmesi için, ikna edici bilimsel eğitimler veriyorum. İşimiz sadece kalori hesabı değil. Tüm gün “Hastalıklarda diyet tedavisi ve beraberinde zayıflama” üzerine diyetler düzenliyorum.

Toplumda gitgide fenalaşan bu tablo dikkatimi çekti. Yüksek lisansımın amacı; hatalı beslenme ve yetersiz aktivitenin, çeşitli metabolik hastalıklara neden olduğunu ispat etmekti. Diyetisyenler olarak öncelikli görevimiz bireyde hatalı yeme davranışını uzun süreli olarak değiştirebilmeye odaklanmak olmalı diye düşünmüştüm hep… Bunu ikna edici bilimsel sunumlarla başardığımda, zayıflama kendiliğinden gelişiyor ve sonuç da daha kalıcı oluyor. Geniş kitlelerin sağlığını ilgilendiren bir konuda uzmanlaşabildiğim için çok mutluyum. İzmir’ de çalışıp, Ankara Hacettepe’ de tezimi yürüttüğüm için çok zorlandım. Ancak zayıflamada da olduğu gibi, çabayla ve sabırla başarılan şeyler, çok daha derin mutluluk verir. Hayatta hiçbir şey kendiliğinden elimize dolanmıyor. Değerli olan her şey sabır ile elde ediliyor. Zayıflamaya çalışanlara da, uzmanlığını yapmaya çalışanlara da “Sabredin ve hayatta başarıyı, mutluluğu yakalayın” diyorum.

YORUM YAZ