Son 5-10 yıldır besin sanayisinin gelişimiyle ismini sıkça duymaya başladığımız, popüler hale gelen prebiyotik ve probiyotik özellikteki besinler acaba ne işe yarar?
Mikroorganizmalar, insan vücudunda bulunan, yaşaması için uygun olan her ortamda büyük miktar ve çeşitlilikte bulunmaktadırlar. İnsan mide bağırsak sisteminde (GIS) 500den fazla türde yararlı mikroorganizma barınmaktadır. Sağlıklı bireylerde yararlı ve zararlı mikroorganizmalar denge halinde bulunmaktadır. Hayatımıza genellikle göreceli olarak sağlıklı bir bağırsak sistemiyle başlarız. Antibiyotik kullanımı, radyasyon tedavisi, stres ve enfeksiyon vücuttaki mikroorganizma dengesini bozar, çeşitli enfeksiyonlar, bağışıklık sisteminin çöktüğü bağışıklık sistemi hastalıklarına olan yatkınlığı arttırır. Yapılan araştırmalardar probiyotik ve prebiyotik mikroorganizmaların bu dengeyi yeniden sağlayarak sağlığı olumlu yönde etkilediğini göstermektedir.
Prebiyotikler
Bağırsak bakterilerinin olumlu faaliyetlerini arttıran, insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen, mayalandıran, sindirilemeyen karbonhidratlardır (besinlerdeki posa gibi). Sindirime uğramadan kalın bağırsağa ulaşan herhangi bir gıda maddesi potansiyel bir prebiyotiktir. Sindirilemeyen karbonhidratlar, bazı protein partikülleri ve yağlar bu grupta yer alır.
Bir besin bileşeninin prebiyotik olabilmesi için;
· Mide ve bağırsak enzimlerine karşı dirençli olması
· Mayalanarak diğer yararlı bakterilerin (probiyotikler) çoğalmasını sağlamalıdır.
Probiyotikler
Canlı ilaçlar olarak da tanımlanan, sindirilemeyen besin ögeleridir. Bu yararlı bakterilerin özelliği, mide asiti ve safra enzimlerine karşı dirençli, zehirsiz ve üstelik oksijensiz ortamda yaşayabilen bir mikroorganizma olmasıdır.
Yiyeceklerle alınan probiyotikler, bağırsaklara daha önce yerleşmiş mikroorganizmalar ile yarışa girerler. Probiyotiklerin karşılaştıkları bu güçlükleri giderici ve probiyotik bakterilerin çoğalmalarına yardımcı bir yöntem de prebiyotik kullanımıdır.
Sinbiyotikler
Prebiyotik ve probiyotikleri birlikte bulunduran ürünlere verilen addır. . Anne sütü doğada bulunan en güçlü sinbiyotiktir. Bilimsel çalışmalarda sinbiyotiklerin, tek başına probiyotik yada prebiyotik uygulanmasında olduğundan çok daha yüksek oranda kanserden koruduğu bildirilmiştir. Prebiyotikler, özel olarak kalınbağırsaktaki flora (bağırsak içi yararlı bakteri dengesi) üzerine etki etmektedirler. Probiyotikler ise ince bağırsak üzerine daha çok etkilidirler.
PROBİYOTİKLERİN KULLANIM ALANLARI
Bağışıklık sistemin güçlendirilmesi
Besin zehirlenmesine karşı antimikrobiyal etkiler
Kabızlığın azaltılması
Yeni doğan bebeklerde, sık seyahat edenlerde ve antibiyotik kullanan kişilerde ishal tedavisi
Kolesterolün düşürülmesi
Kan şekerinin kontrolü
Kemik erimesinin önlenmesi
Vitamin mineral ve protenlerin bağırsaklardan emilimine yardımcı olarak besinlerin sindirimi
Enfeksiyonlardan korunma (ör: kadın genital bölgelerinde )
İnfeksiyon hastalıklarının daha kolay atlatılması
Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak.
Diyet ile normal bağırsakta yararlı-zararlı bakteri dengesi (flora) nasıl sağlanır?
Un ve şekerden uzak durun.
Sebze, meyve, et ve yumurta gibi doğal gıdaları yeterli dengeli biçimde alın ve böylece bağırsak florasının koruyuculuğunu arttırın.
Fermantasyon ürünleri (turşu, yoğurt, peynir, sirke, tuzlu besinler) bağırsak florasında bulunan probiyotikleri artırın.
Probiyotikten en zengin gıda anne sütü ve yoğurttur.
Prebiyotik kaynağı olarak da; hindiba, enginar, buğday, arpa, çavdar, soğan, sarımsak, muz, yer elması, bezelye, kuşkonmaz ve pırasa yenilebilir.