Yaşam tarzı; bireyi, insanın bugüne dek ve bundan sonraki hayatındaki alışkanlıklarının ve tercihlerinin bir sonucu olarak tanımlanabilir. Yaşam tarzı olarak benimsenip sürdürülen davranış ve alışkanlıklar, bireyin yaşam kalitesine ve sağlığına %100 etkilemektedir.
Tıbbi bilimlerdeki gelişmelerle artan sedanter yaşamın bir sonucu olarak obezite ve obeziteye bağlı olarak gelişen hastalıklar (diyabet, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, safra kesesinde taş oluşumu, kalp, böbrek karaciğer gibi iç organlarda yağlanma vb) daha sık gözlenmektedir. Son zamanlarda yapılan araştırmalarla; bu metabolik, kronik hastalıkların çoğunun yaşam tarzıyla ilişkili olduğu ispat edilmiştir.
Kişilerin genleri, bir bireyin ileri dönemlerde obez olup olmayacağını yada kronik hastalık geliştirip geliştirmeyeceğini etkilemektedir. Genetik potansiyele ek olarak; kişinin bulunduğu fiziksel, ruhsal ve sosyal çevre, aşırı kalori alımı ve fiziksel aktivite yetersizliği obezite gelişimini büyük ölçüde etkiler.
Olumsuz Yaşam Tarzı
1- Hatalı yeme davranışı ve profesyonel destek alınmadan rastgele zayıflama programları uygulanmak: Profesyonel destek alınmadan uygulanan zayıflama programlarının sağlık üzerinde olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Kişiye özel olmayan, çok hızlı kilo verdiren zayıflama programlarıyla çok miktarda kas ve su kaybı söz konusudur. Yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ihmal edilerek düzenlenen zayıflama programlarıyla vitamin, mineral ve besin öğesi yetersizlikleri oluşabilir. Bu programlarla, kaybedilen kaslar verdiğiniz kiloları geri alma riskinizi artırır.
Bir uzman kontrolünde size özel olarak hazırlanan, yeterli ve dengeli beslenme ilkeleriyle zayıflatmayı amaçlayan bir beslenme programı hedef ağırlığa giden en kalıcı, isabetli ve en güvenli yoldur. Kendimizi iyi hissettiğimiz ağırlığın uzun yıllar kalıcı olabilmesi için, yeme ve hareket etme üzerine, kalıcı davranış değişiklikleri kazanılmalıdır ve böylelikle yeni bir yaşam tarzı oluşturulur.
2- Fiziksel çevredeki değişime bağlı olarak fiziksel aktivitede azalma: Otomobil kullanımının artması, yürüyen merdivenler ve asansörler, adrese teslim fast food veya yemekler, adrese teslim market alışverişeri günlük yaşamda fiziksel aktivite olanaklarını azaltmaktadır. Fiziksel aktivite yetersizliği sadece şişmanlık değil; hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, diyabet, osteoporoz ve safra kesesi taşları gibi hastalıklar için riski artırmaktadır.
Düşük düzeylerdeki fiziksel aktivite, zayıflama programı ile beraber hedeflenen kiloya ulaşılması için gereken sürenin uzamasına neden olacak ve bireyin ruh halini olumsuz yönde etkileyecektir. Yeterli düzeyde fiziksel aktivite ve beslenme planına tam uyum bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Mucize hiçbir ilaç, yöntem, ameliyat, iğne, aşı, özel karışım yoktur. Harcadığınız kalorinin üzerinde beslenip, yetersiz hareket ettiğiniz sürece obezite kaçınılmaz sonuçtur.
3- Sedanter davranışlardaki artış: Bireylerin fiziksel aktivite ile verimli bir şekilde değerlendirebilecekleri boş vakitlerinde yatarak TV seyretmek, internette gezinmek, oyun oynamak, uyumak gibi aktiviteleri sıklıkla gerçekleştirmeleri; kilo verme, ideal ağırlığı koruma ve sağlığı koruma konusundaki başarı düzeylerini kesinlikle olumsuz yönde etkilemektedir. Rastgele yiyip içerek yaptığımız şımarıklıklardan bedenimizin nasıl etkilendiğini, kalıcı geçici hasarları bilmeye ihtiyacımız vardır. Bedenimize neler yaptığımız konusuna bir uzman kadar hakim olmak, uzun süreli yeme davranışı değişikliğinde bize önemli yarar sağlayacaktır.
4- Stres: Duygusal dünyamızdaki iniş-çıkışlar, daha çok yeme davranışı ile sonuçlanabilmektedir. Çoğu zaman bireyler hayattaki stresi azaltmak için yer ya da içer. Ancak tarih yazmamıştır ki yeme/içme bir insanın dönüp stres faktörünü çözsün ya da ortadan kaldırsın Endişeliyken, kızgınken, yorgunken, yalnızken yeriz, sıkıntıdan yeriz, mutlu iken, kendimizi baskı altında hissettiğimizde kontrolsüzce yiyip/içebiliriz. Daha çok yiyip içme için de bahaneler çoktur; daha kaliteli bir yaşam tarzı için de çözümler, yollar çoktur. Ne istediğimize karar vermeliyiz.
5- Sigara ve tütün kullanımı: Sigara/tütün kullanan bireylerin tat ve koku alma duyularının diğer insanlardan daha farklı olması nedeniyle iştahsızlık ve yemekten tat/keyif alamama durumu gelişir. Özellikle zayıflama programlarında enerji ihtiyacınıza göre düzenlenen porsiyon miktarlarından daha az tüketilmesi, bazal metabolizma hızınızı yavaşlatacağı için kilo verme potansiyeliniz düşük seviyelere inecektir. Sigara bırakıldığında da hızla kilo alma nedenlerinden biri de budur. Sigaranın uzun süre kullanımı metabolizmaya ve tat alma duyusuna olumsuz etki eder. Sigara bırakıldığında tat almadan sorumlu dil üstü papillalar sağlığına kavuştuğu için yeninde tat almaya başlarsınız ve daha çok yeme sigara yüzünden yavaşlayan metabolizmayla birleşince kilo alınır. El alışkanlığının yerini, elini atıp bir şeyler yeme/içmeye bırakması da cabasıdır.
6- Alkol kullanımında otokontrol: 1 gr alkol 7 kcal., 1 gr yağ 9 kcal. dir. Yağa yakın kalorisi vardır. Sosyal içiciysek alkol yüzünden kilo aldığımız an, bunu kendimize ispat etme zamanıdır. Karaciğerde yağlanma, kalpte ritim bozukluğu, horlama vb solunum sorunları, ailede yoksa bile şeker hastalığı vb bir çok metabolik soruna yol açar. Limit koymalı, tutarlılıkla bu limiti prensip edindiğimizi kendimize ve çevremize göstermeliyiz. Herkes sizin yeni limit ve prensiplerinize öyle alışmalı ki, zayıf anınızda bile kimse size daha fazlası için ısrar etmiyor olmalı. Sıklığı ve bir oturuşta içilen toplam porsiyonu sınırlandırın ve tutarlılıkla buna uyun.
Yani: Psikolojik yönden kendini iyi hissetmek ve sosyal çevreye katılım, sağlıklı bir beden ve hedeflenen kiloya ulaşmak için yaşam tarzında olumlu yönde değişiklikler yapmak mutlaka gereklidir.
Davranış Değişikliği
Şişmanlıkta davranış değişikliği; şişmanlığa neden olan olumsuz davranışların tamamen ortadan kaldırılmasını veya en aza indirilmesini hedefler. İstenilen davranışların ise pekiştirilerek yaşam tarzı haline gelmesini sağlamak üzere uygulanan bir tedavi biçimidir.
Davranış değişikliği tedavisinde amaç; yaşam boyu sürecek davranış değişikliğini oluşturmak ve hedeflenen kilo kaybı sonucu ulaşılan sağlıklı vücut ağırlığının korunmasını sağlamaktır.
Şişmanlıkta davranış değişikliği tedavisinin temel ilkeleri:
1. Hatalı yeme davranışını ortadan kaldırmak
2. Engellenemeyen yeme/içme davranışlarını azaltabilmek
3. İstenmeyen yemek yeme ve egzersiz davranışlarının olumsuz sonuçlarını belirlemek ve düzenlemek
4. Sağlıklı yeme ve egzersiz alışkanlığını güçlendirmek
5. İstenilen yemek yeme ve egzersiz davranışlarını sürdürmek ve tekrarlayarak alışkanlık olmasına uygun zemin hazırlamak olmalıdır.
Bunları kendi kendinize yapamayabilirsiniz. Özgüveniniz tükenmesin. Hiçbir olumsuzluğu sizi yıldırmasına izin vermeyin. Profesyonel destek almak çok doğru bir karar olacaktır.