Yazı Boyutu:
Galaksi nedir ?
Galaksi "Gök ada"dır.
İçinde milyarlarca yıldızın,nebulanın,taşların.metallerin ,deliklerin bulunduğu insan aklının almayacağı boyutta Evrenin eserlerinden birisidir.
Evrende ne kadar vardır bilinmez,bildiklerimiz ise bilebildiklerimizdir !
Işığın saniyedeki hızı 300 000 km.
Bir el lambası alıp yaksanız ,çıkan ışığın 100 000 yılda gideceği mesafe ne kadardır ?
İçinde bulunduğumuz "Samanyolu" galaksisinin boyu bu mesafe kadardır.
Kalınlığıda ;Işığın 1000 yılda gidebileceği mesafe kadardır .
İçinde 200-400 milyar yıldız var,yaşı;13.5 milyar yıl.
Bu galaksinin adının nerden geldiği ise belli: Yunancada "süt,süt yolu" ,galaxias (kyklos galaktikos)kelimesinden galat olarak kalmıştır.
Bu işin içindede, her şeyde olduğu gibi gene Zeus´un parmağı vardır.Zeus ölümlü bir kadından bir çocuk peydahlar,ama şefkatli ve adil (!) olduğundan bu evladının,Herakles´in ölümlü olmasına yüreği dayanmaz,Tanrıça Hera´dan süt içerse bebeğin de ölümsüz olacağını
düşündüğünden: Bir gece Hera derin uykuda iken çocuğu çaktırmadan Tanrıçanın göğsüne koyar.Heraklesde şapur,şupur Tanrıça sütünü emerken Hera uyanır ve tanımadığı bir çocuğu emzirdiğini fark eder,çocuğu fırlatıp atar,akan memeden fışkıran sütler uzaya dağılır ve süt yolunu,samanyolunu oluşturur.
Bu büyük kütle yerinde durmuyor hareket halinde ,saatta 1500000(birmilyon beşyüz bin)km süratle ilerliyor.
Birde "ANDROMEDA" isimli bir galaksi var,spiral şeklinde.9 milyar yıl yaşında,2.5 milyon ışık yılı uzaklıkta yer yüzünden(yani saniyede 300000km olan ışığın 2.5 milyon yılda gideceği uzaklık) ,1 trilyon yıldızı var.
Bu iki galaksi hızla birbirlerine doğru yaklaşıyorlar ve bu hızla çarpışacaklar,kaçınılmaz son bu !
Mayalarınki gibi üfürükten hesap değil bu ,gerçek bilimsel bir beklenti.
Evrenin bir kısmının kıyameti bu ,Dünya son dakikaya kadar hala canlı kalabilecekmi bakalım !
Bu çarpışma kesin olduğuna göre elinizi çabuk tutun ,işleri yarım bırakmayın !
Bu çarpışma ne zaman olacak diyorsanız,eli kulağında, hemen söyleyeyim: 4 milyar (4 000 000 000) yıl sonra .
Bilebildiğimiz ,tanımaya çalıştığımız Evrenin mini minnacık bir parçası bu.
Bu minnacık parçanın boyutlarını düşünebiliyormusunuz !
Bu boyutların içinde Güneş sistemimiz ne kadar?
Devede kulak desek çok büyük olur,devede tüy bile değil.
Bu arada ne kadar yıldız içe kapanıp kara delik oluyor veya olacak bilinmez!
1 cm3 karadelik malzemesinin kütlesi Everest dağı kadar !
Uzay ve zamanın gerçekten biribirine karıştığı ve tamamen farklı bir biçimde davrandığı tek yer bu kara deliklerdir.
Örneğin:bir kara deliğe düşerseniz bulunduğunuz Uzay Zamana,Zaman Uzaya dönüşür !
Biz bu sistemde ne kadarız,Dünya ne kadar,ne çapta insanlık ne kadarcık bu evrende ?
Ve sen kimsin içinde bulunduğun halin farkındamısın?
Yaptıklarını ,inandıklarını,umutlarını,başarılarını,beyninin kapasitesini, kaprislerini,hırslarını,ilişkilerini ,ahlakını birde bu ölçekte tart bakalım!
Duygularını,Aşkını, yalanlarını,dolanlarını sana çok zekice gelen hilelerini düşün !
Kendine gel !
Ne gelecek avucuna !
Sen kendini bu evrende ne zannediyorsun,çapın,ağırlığın ne,bu böbürlenmelerin,bu kasılmaların kaç dirhem eder!
Düşün bunları !
Makro cosmos, mikro cosmos ne ifade ediyor senin için ?
Yada İradei külliye,İradei cüziye tabirleri ne için,nerede,neyi izah için kullanılıyor ?
Biraz aşağı inelim:İnsan vücudunda 74-76 trilyon hücre var.
Her hücre müthiş bir fabrika. Bu fabrikanın içindeki makinalar,makinaların içinde işlevsel parçalar var!
Her hücre bir uzay, daha sırları tam çözülemedi.!
Bir tek sperm hücresi kadar gelişmiş bir füze hala tasarlanamadı bile !
İnsan bu iki Evren arasında sıkışmış durumda.
Einsteinde her halde çok sıkışmıştı,bakın kendi ağzından dinleyelim !
"Deneyimleyebileceğimiz en güzel şey gizemli olandır. Hakiki sanatın ve hakiki bilimin beşiği gizemdir.
Bilen ve artık merak duymayan,hayretler içerisine girmeyen kişi adeta ölüdür. O sönmüş bir mum gibidir. Din ,korkuyla karışık da olsa bu gizem deneyiminden doğar.
İç yüzünü tam anlayamadığım bir şeyin var olduğunu, her şeyin sonsuz akıl ve göz alıcı güzelliğin dışavurumları olduğunu bilmek....
Ancak o bilgi ve duygudurki; hakiki bir dinsel tavrı yapılandırabilir.
Bu anlamda ve sadece bu koşulda,ben derinlemesine dindar bir adamım.
Yarattığı varlıkları ödüllendiren veya cezalandıran yada bizim kendimizde bulduğumuz türden arzulara sahip bir Tanrı´yı aklım almıyor,bunu tasavvur edemiyorum.
Kendini doğada dışa vuran aklın bir kısmını bir nebze olsun kavrama çabasıyla birlikte yaşamın sonsuzluğunun gizemi ve gerçekliğin olağanüstü yapısının sezgisi benim için kafi ...."* Einsteinin tanrıbilimsel anlayışı 17.yüzyılda yaşamış Hollandalı filozof Baruch Spinoza´nın görüşlerine çok yakındır.
Spinoza,doğanın ahenkli ve belirlenimci düzenini Tanrının üstün aklının tezahürü olarak görmekteydi.
Einstein de bu düzene inanan biri olarak kuantum fiziğinin düzensiz evren anlayışına karşı çıktı ve daha sonraları da ısrarla savunacağı o meşhur sözünü söyledi:
"Tanrının evrenle zar atacağına inanmıyorum. "
Einstein,1919 da ünlü astrofizikçi Arthur Eddington´unda başında bulunduğu bilim heyetini şaşkınlığa düşüren Görelilik kavramını ispatladı.
Işığın yer çekimi sayesinde eğrildiğini ve uzayın bu yüzden aslında çarpık bir biçime sahip olduğunu hesapladı !
Dünyada yer yerinden oynadı,tabii bilimsel çevrelerde!
Bizde Gazi Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde namusumuzu kurtarmaya çalışıyorduk ,o sıralarda !
Gözlemlerin ardından kuramının doğru olmadığı kanıtlanırsa ne yapacağı sorulan Einstein buna şöyle cevap verdi: "Böyle olursa ancak Yüce Rabbimize acımak durumunda kalırım,çünkü bu kuram ,baştan sona doğru "
....................................................................................................
*Einstein´ın Tanrısı.
Krista Tippet. New York Times,Bestseller. H20 Kitap.