Mağaranın içinde, ağzına yakın bir yerde halka şeklinde oturmuşlar, artık modern yaşantının bir parçası haline gelen ateşin icadının keyfini sürüyorlardı.
O gün kapana düşürdükleri domuz yavrusunu ellerini ateş yakmasın diye kestİkleri ağaç dalları ile uzatıp,pişiriyorlar ve mutlu mutlu homurdanıp kebabı götürüyorlardı.
Aniden ne olduğunu anlayamadıkları bir gümbürtü koptu mağaranın tavanından taşlar düşüyor,yer zangır zangır sallanıyordu.
Hepsi, taşlar başlarına düşmesin diye mağaradan dışarıya uğradılar ,ağaçlar devriliyor ,her türlü hayvan her yöne kaçışıyordu.
Ne olduğunu anlayamadıkları bu şiddetli sarsıntı olduğunda önceleri yuvalarını Dinazorlar bastı zannettiler ama onlarda tabanı yağlamışlardı.
Tam o esnada bir kaçı göğe baktıklarında ayın kıpkırmızı olduğunu gördüler ve bu olayı onun kızgınlığına yordular.
Gel zaman git zaman ardıllarının kimi ayın kızgınlığını gidermenin yolunun çiftleşme olduğunu ,kimileri yerin karnının acıktığı için böyle devinip durduğunu düşündüler.
Orjiler yaptılar,kurbanlar kestiler ,altarlarda sunaklara meyvalar, yiyecekler sundular yer altı tanrılarına.
Ama sarsıntılar arada bir olmaya devam etti kurulu her şeyi devirip ,mahvederken bazende açılan yarıklardan sıcak sular patladı.
Bulundukları yerlerin çok uzaklarına gittiler ,bu yer sarsıntıları ve öfke her yerde gene karşılarına çıktı.
İşte bu kesinlikle yer altı tanrılarının işi olduğuna kanaat getirildi.
Gel zaman git zaman insanlar Dünyayıda merak ettiler, nerelere gitseler her yer dümdüz olduğundan dünyanında tepsi gibi düz olduğunu binlerce yıl düşündüler.
Peki ne oluyorduda durup durduğun yerde yer zangır zangır titriyor,topraklar yarılıp derin çukurlar açılıyor bazen bunların içinden havaya kaynar sular fışkırıyordu.
Evet buldular,dünya tepsi gibi idi ve bir boğanın boynuzları arasında duruyordu.
Boğanın burnuna yada gözüne bir sinek falan kaçarsa kovalamak için başını sallıyordu,ama o sinek kuyruğunun altında hassas bir yere konupta bir ısırık atarsa;
Boğa işte o zaman deliriyor,taş taş üstünde kalmıyordu.
Gene devran döndü bu Neandertal denilen,Homo Erectus olan bir ara ,sonra Homo Sapiens kariyerine ulaşan Çıplak maymunlar,sözüm ona akıllandılar !
Yer düz olduğu için gece yatakta uyku esnasında sağa sola dönerken,dünyanın kenarından aşağı düşmesinler diye yataklarının kenarına trabzon yaptırttılar (Parfümün Dansı-Tom Robbins).
Bu kadar zaman geçti yerinde yuvarlakımsı olduğu anlaşıldı ama memleketimizde hala yaz geceleri uyurken damdan düşenler olmakta!
Yer yuvarlak ,yer altı tanrıları işi bıraktı,ayın kızarması başka manalar içeriyor ,ama hala yer sarsılıyor gene insanlar,hayvanlar ölüyor başlarına yıkılıyor, denizler kabarıp karaları işgal ediyor,canlıları boğup geçiyor.
Evren ;12 milyar yaşında,
Dünya ; 4.5 milyar yaşında,
İnsanlık; 100 milyon yaşında
Tarih;100 bin yaşında
Ama insanlar hala yer sarsıntısından ölüyorlar!,Bu işte bir tuhaflık varmı,yokmu!
Dünyanın yarı çapı;6300 km.
Yer kabuğunun kalınlığı;Himalayalarda ,Tibette 80-100 km,okyanuslarda ,20 km,Karalarda 40-50 km.
Ortalama;33 km.
Dünyanın içi fokur fokur kaynayan ateş ocağı,erimiş kayalar.
Bir kıyas yapsak;bir futbol topunun üstüne bir posta pulu yapıştırsak işte ,yer kabuğunun kalınlığı bu pul kadar.
Yumurtanın kabuğu yeryüzünden daha kalın.
Bu incecik kabuk çatlamazmı,kırılmazmı?
Bu kabuk çatlıyor ,kırılıyor ,yer altından ateşler çıkıyor,volkanlar oluyor,şahane mineraller çıkıyor topraklar zenginleşiyor,hayat gücü artıyor.
Yanık Ülke(Takakekaumene-Kula) şarapları onun için muhteşem!
Sular çatlaklardan derinlerdeki sıcak kayalara çarpıp,ısınıp tekrar yukarı çıkıyor kaplıcalar oluyor,sağlık veriyor insanlara.
Agamemnon kaplıcaları Balçova,içerdiği radyoaktivite ölüyü diriltir!
Depremler sayesinde,Jeotermal bir güç oluşuyor,insanlar ısınıyor,fosil enerjilerden kurtulunuyor,dünya temiz enerji buluyor,neler neler yapılıyor.
Yer kabuğu çatlar,kırılır insan oğlu onu doğru yönlendirmesini bilirse;Deprem nimet olabilir.
Ama eyy insan oğlu :
Sen çamurun üstüne ev yaparsan,
evlere bodrumsuz yüzeyel binalar kondurursan,
yaptığın binalara demir koymazsan,
yapıların harcını kül gibi çimentoyla kararsan,
bütün yer kırıklarının yeri belli iken,gidip onun üstüne şehirler kurarsan:
Ne diyeyim sana İnsan oğlu?
Doğal olayları felakete çevirir,yağmurda boğulur,depremde ezilirsin !
Bana imar kanunlarından bahsetme ,bunca zaman geçti bir parmak bile ilerleyemedin,mağaralarda,ağaç kovuklarında yaşayan Atalarından utan !
*Uzman Dr.Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
ZELZELE
27 Kasım 2020- 1
- 966
Kemal Polatdemir
Yüreğinize ve kaleminize sağlık , Syn Doktorum; Bu yazınızı Büyükşehir Belediyesi İmar komisyonu , İmar Müdürlüğü ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderirseniz çok yararlı olur kanaatindeyim , malum depremde yıkılan binaların yerine yapılacak binalarda belki bilimin ve vicdanın sesini dinler ve insan hayatının ego , kariyer ve cüzdandan daha önemli olduğunu anlarlar , gerçi biraz zor ama denemek lazım değil mi ?