Yazı Boyutu:
- Çevremdekiler yemek yerken aç olmasam da yemek yerim.
- Sadece yapacak bir iş olsun diye yemek yerim.
- En sevdiğim yemeği yiyemediğimde çok üzülürüm.
- Sık sık televizyon karşısında yemek yerim.
- Kendimi avutmak için yemek yerim.
- Gece kalkıp abur cubur yemek isterim.
- Eve geldiğimde bir şeyler yemeyi severim, çünkü beni rahatlatır.
‘DUYGUSAL AÇLIK’ NEDİR?
Kaygı, sinirlilik ve huzursuzluk gibi durumlarda aslında acıkan ‘mideniz’ değil, ‘duygularınız’dır.
‘DUYGUSAL AÇLIK’ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bazen bizi sevdiğimiz besinlere götüren şey aslında ‘midemiz’ değil, ‘duygularımız’dır.
Bu durumda ‘duygusal açlık’ çekeriz. Bir başka deyişle; olumlu, özellikle de kaygı, sinirlilik ve huzursuzluk gibi olumsuz duygularımız bizi buzdolabına götürür. Örneğin; işimizden memnun olmamak, arkadaşımızla veya partnerimizle yaşadığımız problemler, yeni bir hayat kurma veya başarı kaygısı, ekonomik sıkıntılar gibi olumsuz durumlar duygusal açlığı tetikleyen süreçleri oluşturabilir.
PEKİ AÇLIĞIMIZIN PSİKOLOJİK KÖKENİ NEDİR?
Psikolojik süreçlerde etkili olan seratonin ve dopamin adlı kimyasallar, kişinin gün içerisinde daha mutlu ya da daha mutsuz; daha kaygılı ya da daha rahat; daha huzurlu ya da daha tedirgin olması gibi duyguları yönetir.
Örneğin; dopamin yoksunluğunda, hayatınızın ışıltısını yitirmiş gibi, kendinizi boşlukta, moralsiz, bitkin hissedebilirsiniz. Seratonin açlığı çekiyorsanız; endişe ve gerginlik yaşayabilir, işiniz veya özel hayatınız kontrolden çıkıyormuş gibi kaygı duyabilirsiniz.
Tüm bu durumlarda duygusal yeme davranışının gelişmesi olağan bir durum.
Kişi kendini bunalmış, üzgün, stresli, canı sıkkın hissettiğinde aslında buna dopamin ve seratonin depolarının boşalması neden olur. Vücut da bu biyokimyasalların boşluğunu daha fazla karbonhidrat ve yağlı besine ihtiyaç duyarak kapatmaya çalışır. Sonuç olarak saatlerce fiziksel açlık bulguları kendini göstermeye başlar.
AÇLIĞIMIZIN FİZİKSEL KÖKENİ İSE;
Günlük enerjinin çoğu, bazal metabolizma denilen, organların aktivitesini sürdürebilmesi için gerekli enerjiye harcanır ve bu ihtiyaç günlük olarak alınan gıdaların sindirimiyle birlikte ortaya çıkan enerjiyle sağlanır.
Açlık süreci başladığında ortalama 3 saatte bir düşen kan şekeri seviyelerini dengelemek için ilk önce karaciğerdeki şeker depoları kullanılır ve kan şekeri 50 mg/dl düzeyinin altına düşürülmemeye çalışılır. Çünkü kan şekeri dengesi sağlanamadığında ve çok düşük düzeylere indiğinde; sinirlilik, gerginlik, ellerde titreme, terleme, bulanık görme ile baş dönmesi gibi fiziksel semptomlar görülebilir. Bunlar kişinin günlük yaşam döngüsünü olumsuz olarak etkilerken, daha ağır bir tabloda sinir sistemi hasarları ve nöbetler ortaya çıkabilir. Metabolizmanın düzgün çalışmasını sağlamak ve kişinin günlük rutinini bozmamak için 3 saatte bir kendini gösteren bu fiziksel süreç açlık olarak adlandırılır. Yemek saati yaklaştığında kendini gösteren mide guruldamaları ve kasılmaları da açlığın en belirgin fiziksel belirtilerini oluşturur.
Duygularınızı Doyurmalıyız…
Serotonin açlığı sizi şeker ve karbonhidratların peşine sürüklerken; dopamin yoksunluğu da aynı şekilde yağlı besinler ve kafeine yönlendirebilir. Aşağıdaki önerileri uyguladığınızda yeme bağımlılığı ve duygusal açlığınızın üstesinden gelebilirsiniz. Açlığa karşı alınabilecek tedbirler:
- Pilates ve yoga gibi sakinleştirici egzersizler ile esneme hareketlerini sıklıkla tekrar edin.
- Günlük olarak 20 dakikalık periyotlarla güneşten yararlanın ve D vitamini üretimine destek olun. Bu sayede depresyonun da önüne geçebilirsiniz.
- Karbonhidrat grubundan esmer ürünlere yer verin. Beyaz ekmek yerine, tam buğday ya da tam tahıl ekmeği, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı tercih etmeye başlayın.
- Kendinizi gergin hissettiğiniz dönemlerde papatya ve melisa çayı tüketin.
- Dopamin yoksunluğunda proteine olan ihtiyaç artar. Bu nedenle öğünlerinizin her birine az yağlı peynir, yumurta veya yoğurt gibi sağlıklı protein kaynakları yerleştirmeye çalışın.
- Beslenme alışkanlıklarınızla yüzleşmek adına günlük tutmaya başlayın ve bir uzmandan yardım alın. Mideniz değil, “duygularınız aç” olabilir!
Niçin aşırı yediğimizi anlamaya çalışarak duygularımızın bilgeliğine kulak vermeliyiz?
Unutmayalım “Önce Duygularımızı Doyurmalıyız,, Sevgi başta olmak üzere...