Yazı Boyutu:
Gerçi kalmadı ya
Diyelim ki kalsaydı;
Meslek yaşasaydı.
Alışkanlık, toplum kültürü devam etseydi.
Bugün ne olurdu?
***
Bakın resimlere.
65-70 yıl önce.
Kadınlarımız ayakkabılarını boyatıyor.
O dönemde iskarpinler meşhur.
Altı kösele, üstü deri.
Şimdiki gibi ayak kokutmuyor.
Çin malları yok.
Lostralar
Yani ayakkabı boyacısı erkekler sırayla taburelerini oturmuş
Birbirinden şık bayanlar sandalyelere kurulmuş
Ayakkabılarını cilalatıyor.
Şıklık, güzelliklerini tamamlıyor.
***
Diğeri
Eskiler bilir.
Toplu ulaşımda, yani belediye otobüslerinde biletli sistem vardı.
Verirsin paranı
Alırsın biletini, onu cebinde saklarsın.
Arada bir kontrol gelir, sorar biletini gösterirsin.
Beleşçiler utandırılırdı.
İşte o biletçilerden biri. Kadın görevli.
Resmi kıyafeti, özenli saçlarıyla yerine oturmuş, arka kapıdan binen yolculara bilet kesiyor.
Gülerek, teşekkür ederek
***
Yine 1940lı yıllar.
Sokak temizleyicisi bir kadın.
Elinde çalı süpürge, üstünde tulumu.
Ayağında çizmesi.
Ama temiz, pak.
Kimse yadırgamıyor.
Hatta yardımcı oluyor.
***
O yıllarda
Çalışan kadın baş tacı, saygı kaynağı.
Çalışma hayatının her alanındalar.
Tütün, üzüm, incir işletmelerinde.
Konfeksiyon atölyelerinde.
Hizmet sektöründe.
Bankalarda, devlet dairelerinde.
Her türlü sosyal faaliyetlerde ön planda.
***
Dünyada duvarlar yıkıldı.
Teknoloji aldı başını gitti.
Çağ atladık, asır yeniledik.
Bugün ne durumdayız?
Kadın ayakkabısı boyatabilir mi?
Veya
Erkek, kadının önünde eğilerek, ayakkabısını boyar mı?
Otobüste kadın biletçiler olsa
Ne kadar dayanırdı?
Neden sokakta kadın temizlikçilerimiz kalmadı?
***
On yıllarca önce
Saygıyla selam verdiğimiz
El üzerinde tuttuğumuz
Günlük yaşantımızın her bölümünde yer verdiğimiz
Kadınlarımızı unuttuk.
Döver, söver, küçümser olduk.
***
Sözde eşimiz, bacımız, kızımız, anamız.
Evdekileri öldürüyoruz; tabancayla, boğarak
Sokakta katlediyoruz; bıçaklayarak
Çarşı ortasında taciz, karanlıkta tecavüz ediyoruz.
İnsanlığımızı unutarak.
***
Yeni Türkiye
Çağdaş Türkiye
Güçlü Türkiye
Kandırmacalarıyla!
Diyelim ki kalsaydı;
Meslek yaşasaydı.
Alışkanlık, toplum kültürü devam etseydi.
Bugün ne olurdu?
***
Bakın resimlere.
65-70 yıl önce.
Kadınlarımız ayakkabılarını boyatıyor.
O dönemde iskarpinler meşhur.
Altı kösele, üstü deri.
Şimdiki gibi ayak kokutmuyor.
Çin malları yok.
Lostralar
Yani ayakkabı boyacısı erkekler sırayla taburelerini oturmuş
Birbirinden şık bayanlar sandalyelere kurulmuş
Ayakkabılarını cilalatıyor.
Şıklık, güzelliklerini tamamlıyor.
***
Diğeri
Eskiler bilir.
Toplu ulaşımda, yani belediye otobüslerinde biletli sistem vardı.
Verirsin paranı
Alırsın biletini, onu cebinde saklarsın.
Arada bir kontrol gelir, sorar biletini gösterirsin.
Beleşçiler utandırılırdı.
İşte o biletçilerden biri. Kadın görevli.
Resmi kıyafeti, özenli saçlarıyla yerine oturmuş, arka kapıdan binen yolculara bilet kesiyor.
Gülerek, teşekkür ederek
***
Yine 1940lı yıllar.
Sokak temizleyicisi bir kadın.
Elinde çalı süpürge, üstünde tulumu.
Ayağında çizmesi.
Ama temiz, pak.
Kimse yadırgamıyor.
Hatta yardımcı oluyor.
***
O yıllarda
Çalışan kadın baş tacı, saygı kaynağı.
Çalışma hayatının her alanındalar.
Tütün, üzüm, incir işletmelerinde.
Konfeksiyon atölyelerinde.
Hizmet sektöründe.
Bankalarda, devlet dairelerinde.
Her türlü sosyal faaliyetlerde ön planda.
***
Dünyada duvarlar yıkıldı.
Teknoloji aldı başını gitti.
Çağ atladık, asır yeniledik.
Bugün ne durumdayız?
Kadın ayakkabısı boyatabilir mi?
Veya
Erkek, kadının önünde eğilerek, ayakkabısını boyar mı?
Otobüste kadın biletçiler olsa
Ne kadar dayanırdı?
Neden sokakta kadın temizlikçilerimiz kalmadı?
***
On yıllarca önce
Saygıyla selam verdiğimiz
El üzerinde tuttuğumuz
Günlük yaşantımızın her bölümünde yer verdiğimiz
Kadınlarımızı unuttuk.
Döver, söver, küçümser olduk.
***
Sözde eşimiz, bacımız, kızımız, anamız.
Evdekileri öldürüyoruz; tabancayla, boğarak
Sokakta katlediyoruz; bıçaklayarak
Çarşı ortasında taciz, karanlıkta tecavüz ediyoruz.
İnsanlığımızı unutarak.
***
Yeni Türkiye
Çağdaş Türkiye
Güçlü Türkiye
Kandırmacalarıyla!