Gazeteciyim.
Eğitimini aldım, mesleğimin ekmeğini yedim.
Muhabirdim, büyüklerim sabırla yetiştirdi.
Deneyim kazandım, yöneticilikte genç arkadaşlarımla çalıştım.
Üniversitede hocalığını yaptım, öğrendiklerimi aktardım.
Meslek ilkelerine, basın ahlakına sadakatle
Ve becerebildiğim kadar.
*
Genç yaşta İzmir Gazeteciler Cemiyeti yönetimine girdim.
Her gün yeni bir şey öğrendim.
Bakan, başbakanları tanıdım, sohbet ettim.
Onurla, gururla çalıştım, rozetini taşıdım.
Mesleğin sevdalısı biri olarak, Cemiyetimizin hep yükselmesini istedim.
*
İzmir Gazeteciler Cemiyeti ki
Demokrasinin çok seslilik kuralını işletebilmek, halkın doğru, tarafsız, gerçek haber almasını sağlamak üzere mesleki dayanışma çatısı olarak kurulmuştur.
Basın üzerine baskı ve sansürün dayanılmaz boyuta vardığı, gazetelerin süresiz kapatıldığı, gazetecilerin tutuklandığı, haklarının silindiği dönemde, 1946 yılında İnanç ve azimle büyüklerimiz tarafından yaratılmıştır.
65 yıllık saygınlık abidesidir.
Bugün çoğunu rahmetle andığımız Şevket Bilgin, Burhan Belge, Mithat Perin, Nihat Kürşat, İlhan Esen, Orhan Rahmi Gökçe, Cezmi Zallak, Jerfi Yener, Sabri Süphandağlı, Süha Tekil, Güngör Mengi, İsmail Sivri, Erol Akıncıların başkanlığında cemiyetimiz sadece basın yaşamına değil cumhuriyet tarihine damga vurmuştur.
*
Şimdiki Başkanımız Atilla Sertelden öğreniyoruz ki
Cemiyetimiz günlerce didik didik incelenmiş.
Bu nedenle kendisinden her şeyi üyelere açıklamasını, nedenini bilmediğimiz baskının örtüsünü kaldırmasını istedim.
Sağ olsun bizlerle paylaştı.
*
Şaşkınlıkla bilgileniyoruz ki
İçişleri Bakanlığı müfettişleri, bakkal fişlerine kadar kontrol etmiş.
İzmirden çıkıp İstanbula giden üyelere verilen sosyal yardımlar için Zimmet çıkarmış.
7 bin 600 TL.
Yönetimdeki üyeler, kendi aralarında ödemiş.
Yine hayret ediyoruz ki
İzmir Cemiyetine kayıtlı değişik yerlerde çalışan arkadaşlarımızın üyelikten çıkarılması istenmiş.
Ben aynı zamanda İstanbul Gazeteciler Cemiyeti üyesiyim.
Onlara neden söylenmiyor?
İzmire var da, İstanbula, Ankaraya olmaz mı?
*
Sözümüz o dur ki
Düşünce yanlış, yapılanlar düşündürücüdür.
İleri demokrasi arayışlarına yakışmamaktadır.
Varsa mesleki suçumuz, yargıya saygıyla cezasını çekeriz.
Varsa usulsüzlük-yolsuzluk, cemiyetimizin kepengini hep birlikte indiririz.
Ama mesleki ve kişi onurumuza, cemiyetimizin şahsiyetine dokundurmayız.
*
Büyüklerimiz geçmişte çok yaşamış.
Bugün tekrar etmemeli.
Türk demokrasisi, basını adına yaşanmamalı, yaşatılmamalı.
*
Yok, böyle olacaksa
Açıkça ortaya çıkıp söylenmelidir.
Yakışan budur, gerisi boştur!