“Dükkân açık olsun…”
Böyle dedi Başbakan.
Dükkân dediği, devlet kapısı.
Müşteri demedi ama çağrıştırdı:
“Milleti bekletmeyin”
***
Uyarı valilere.
Ak Parti’nin en kıdemli bakanı iken…
Başbakanlığa atanan Binali Yıldırım, bürokrasiden gelmenin bilgeliğiyle seslendi:
“ Etkinliğe giderken, yanınızda amir, müdürü götürmeyin. Gelmeyin, yerinizde kalın deyin”
Tespiti doğru, nasihati yerinde.
***
Bürokrat her zaman gücü sever, güçlünün yanında olmak ister.
Ne yapsın, kültürümüz böyle.
Görünecek ki göze batsın, bağlılığını belli etsin…
Terfisi, tayininde etken olsun.
En azından koltuğu sağlamlaşsın.
Ama böyle bürokratlar çoğalınca da ölçü kaçıyor.
***
“Hurra, vali bey beni de görsün…”
Başbakan Yıldırım bu cümlesiyle anlatıyor gerçeği.
Vali gidince, daireler boşalıyormuş.
Tören, etkinlik ne zaman bitecek, beyler ne zaman yerine dönecek, iş ne zaman yapılacak belli değilmiş.
Yıldırım’ın benzetmesi:
“ Dükkân kapanıyor, tezgâh kapanıyor. Millet kapıda bekliyor”
***
Mazlum memleketimin tarihi hastalığı, bitmeyen işkencesidir bu.
Bürokrasi, bürokrat rahatlığı.
Bu nedenle Başbakan önemle uyarıyor:
“Dükkân açık olsun…”
***
Kapı açık olsa da tezgâhta kimse bulunmayınca neye yarar?
Kim tartacak, kim ölçecek, kim verecek?
Bakkal Hamdi Amca, dükkânın siftahına, bereketine bakar da…
Çoğu bürokrat ne mesainin faydasına inanır, ne hizmetin kutsallığına.
Beklentisi, geliri bellidir:
“ Aybaşında maaş!”
***
Dükkân açık olmuş…
Kapalı kalmış önemli değildir.
Dün de böyleydi.
Bugün de öyle.
Yarın da değişmeyecek.
Zihniyet aynı kaldıkça!
DÜKKÂN AÇIK OLSUN…
23 Eylül 2016- 0
- 707