Vicdan istediler.
Duyarlılık beklediler.
İnsanlığa yakışmadığını söylediler.
Yalvarmayı bilmeyen, insaf isteyemeyen, dili olmayan, yavruları ve kendilerinin katliamına ses çıkaramayan dostlarının sözcüsü olmaya çalıştılar.
Ama ne yaptılarsa olmadı.
*
Sivil itaatsizlikle seslerini duyurmaya karar verdiler.
Sokaklara döküldüler.
Belediyelerin kapısına dayanarak eylemlere başladılar.
*
Hayvan Hakları Savunucuları artık meydanlarda.
Ellerinde pankartlar, haykırdıkları sloganlarla katliamların bitmesini istiyorlar.
Zehir sürülmüş et, arsenikli suyla öldürülen can dostları için görevdeler.
Çünkü onların
Kedileri, köpekleri, kuşları aslında kendileri.
Bütünleşmiş sevdaları, paylaştıkları ruhları.
*
Hayvan Hakları Savunucuları, yıllar süren ricalı istemleri, yalvarmaları, yakarmalarına rağmen her yerde katliamının sürmesi
Dün başını okşadıkları, Çomar, Arap, Sarman, Sarıkız, Fino, Boncukun ertesi gün cansız bedenlerini sokak ortasında bulması üzerine ayağa kalktılar.
*
Bu insanlarla dostane ilişkiler geçersiz dediler.
Sert olmaya karar verdiler.
İnsani duygudan anlamayanlara karşı, insanca davranmanın anlamsız olacağına inandılar.
Ve yıllar sonra eyleme geçtiler.
Feryatlarını haykırarak.
*
İstedikleri uzayın boşluğunda değil, herkesin elinde.
Başıboş denilen kedi, köpeklerin zehirlenmemesi, kuşların öldürülmemesi!
Varlığından, sesinden, sevecenliğinden, kanat çırpışından rahatsız olunan, derdini dile getiremeyen hayvanların yok edilmemeleri.
*
Hızla bitirdiğimiz dünyada, onların da tükenmelerini istemiyorlar.
Kaderleri insana bağlı, üremeleri sevgiye, öldürülmeleri sevgisizliğe dayalı varlıklara iyi davranılmasını arzu ediyorlar.
Bir lokmayı, bir tas suyu paylaşarak, bölüşerek
*
Diyalogu, uzlaşmayı artık eylemde arayacaklar.
İlk durak Menderes İlçesiydi.
Torbalıda devam edecek.
Sırayla sürdürülecek.
Katliamı yaratan, önlem almayan siyasilere gözdağı vererek
Katliamı sessiz kalan belediyelere oy yok, destek yok diyerek.
*
Nereye kadar?
Dostlarının toplu ölümlerini önleyene kadar.
Başarırlar mı?
Zor ama imkânsız değil.
Biraz sevgi, bir parça ilgiyi yeterli görüyorlar.
Diyorlar ki:
Sevginin aşamayacağı dağ, yok edemeyeceğini kötülük yoktur
*
İnsana sesleniyor, insanoğlundan bekliyorlar.
İnsanca!