Güzelliği Allah vergisiydi.
Henüz 20 yaşında En yakışıklı erkek seçildi, kral tacını taktı.
Yıldızı bir anda parladı.
Adı, Mesuttu. Ama mesut olamadı.
Soyadını Engin olarak değiştirdi.
Oysa Kundaktı.
Kadersizliği onu yokluk, sefaletle kundakladı.
Son nefesini verdiğinde gazeteler, TVler haber yaptı.
Ne var ki 30 yıldır kimse elinden tutmamıştı.
*
Türk sinemasının Aydın Sökeli delikanlısı Mesut Engin, Zamanın karşı konulmaz acelesine yenik düştü.
Bu deyim, kendisinindi.
Erken gelen şöhret ve parayla, her şeyi en acele şekilde yaşamak istiyordu.
Yaşıtlarını kıskandıran güzellik ve zenginliği onu şımartmıştı.
Yüksek fiyatlı başrol oyuncusu olarak kabına sığmıyordu.
Bir gün sinirine yenildi. Film çeker gibi camı yumrukladı.
Giyotin gibi inen parça, sağ elinin sinirlerini kesti.
Herkesi Trafik kazası olarak kandırdı.
İş göremez hale geldi.
Belli etmemeye çalıştı, senaryoya uymadı.
Para kazanamadı, çevresi buharlaştı.
İçki şişeleri kimsesizliğine ortak oldu.
*
İçtikçe, gecesi ile gündüzü karıştı.
Genç kızların sevgilisi bilinirdi, ama o hep filmde oynadığı rol arkadaşını sevmişti.
Duygusunu dillendiremedi, derinleşen aşkıyla alkolikliğe taşındı.
*
Çok sevdiği İzmire kaçtı.
Tanınmamak için yakasını kaldırarak gezer, bir aile yaklaştığında sırtını dönerdi.
Bornovada Karayolları Müdürlüğünün karşısındaki durağı çok severdi.
Çünkü yol ıssız ve kimse rahatsız etmezdi.
Geceleri bankta sızar, sabah erkenden kaçardı.
Çevre esnafı para verir, her seferinde Cebimde var diye geri çevirirdi.
Bazen Basmanenin ara sokaklarına iner
Bazen Şirinyer at yarışına giderdi.
At tutkunuydu. Hipodrom da kalabalığa girmese bile uzaktan kişnemelerini dinlerdi.
*
Üç, beş, on derken tam 30 yılı sokaklarda geçti.
En son İstanbul Beyoğlunu özledim dedi, bir daha görülmedi.
Bir hastanenin kapısında ölüm eşiğinde bulundu.
Bakıldı, iyileşti, belediye düşkünler evine yerleştirildi.
*
Hayatını yazacaktı.
Zirveden nasıl dibe vurduğunu
Sefaletin acımasızlığını, çirkinliğini
Bir zamanlar kapılarda karşılayan, sırtını sıvazlayanların nasıl yok olduğunu
Bir tas sıcak çorba, temiz çarşaftan öte Canım arkadaşım sözüne nasıl hasret kaldığını
Ne idim değil ne oldum sözüne tipik örnek olduğunu satırlara dökecekti.
Film yapmak isteyene de verecekti.
*
Gelsin artık, sıkıldım davetiyle ölümü bekliyordu.
Vücudu çoktan iflas etmişti.
Ruhu zaten kapkaranlıktı.
Aykırı, farklı, ibretlik yaşamı da böyle bitti.
Yalnız oldu, yalnız öldü.