Herkes konuşuyor.
Hiç mesele, sorun, gündem kalmamış gibi…
Tartışıyor.
Bileni, bilmeyeni yorumluyor.
Kimi hiç takmıyor.
Kimisi alışkanlığından vazgeçiyor.
Bu nedenle yazmamak olmaz.
El sıkışmak, tokalaşmayı.
***
El öpmek…
El vermek…
El uzatmak…
El atmak…
El tutmak…
El sunmak…
El ile yapılan her hareket kişilik göstergesidir.
İyi niyeti, içtenliği, dostluğu…
Veya öfkeyi, düşmanlığı, cimriliği, egoistliği sergiler.
Elin yönetimi; yürek ve beyindedir.
Yürekten ne geçerse, beyin neyi emrederse…
El onu yapar, yerine getirir.
Kafa karanlık, yürek çirkinse; elin ne insana ne hayata yararı yoktur.
Kötülük, avucun içinde parmaklar arasındadır.
***
El ile tokalaşılır.
Samimiyet dile getirilir.
İnsanoğlunun var olduğundan bu yana gelenektir.
Uygar dünyanın günlük alışkanlığıdır.
Tokalaşmayı takiben ya öpüşülür veya bugünün modasıyla kafa tokuşturulur!
Karşındakini sevmiyor, takmıyorsan…
Elini vermez, tokalaşmazsın.
Tercih meselesidir.
***
Tokalaşmanın cinsiyeti yoktur.
Erkek ile erkek…
Kadın ile kadın…
Erkek ile kadın el sıkışır, hal hatır sorar.
Çirkin, ahlaksız, sapık düşünceler tokalaşmanın kitabında hiç yoktur.
***
Bir üniversitenin rektörü…
Devletin bir profesörü demiş ki;
“ Kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunç”
Eklemiş:
“ Mahrem olmayan kadına bakmak haram olduğuna göre onlara dokunmak ve tokalaşmak mutlak haramdır!”
***
Ne ayette…
Ne Hazreti Peygamberimizin hadislerinde…
Ne Diyanet’in ilmihallerinde…
Bırakın böyle sözü, iması bile yok!
Bana göre özü şudur:
Sen insana elini uzatıp, uzanan eli tutup, elinden geleni yapıyor musun?
İşte o zaman varsın.
İnsansın, kutsal varlıksın.
Namın, şanın, koltuğun hakkını vermek…
Salladığın lafta değil…
Senin uzattığın, sana uzatılan sıcak eldedir!
YÜREK, BEYİN, ELİN ORTAK EYLEMİ!
21 Ekim 2017- 0
- 908