Uyku Ve Rüyaların Hayatımıza Etkileri

  • 0
  • 339
Yazı Boyutu:














Merhaba Sevgili Can’lar , Bizim İzmir’in Sevgili Okurları...

Bugün gelin hayatımızda çok büyük önem taşıyan uyku ve rüyalardan bahsedelim. Rüya, ruhun yaşam boyunca yaşadığı 3 durumdan biridir. Diğer iki durum uyanıklık durumu ve uyku durumudur. Eski zamanlardan beri insanlar rüyaların gizemli ve anlamlı görmüşlerdir. Pek çok insan metaforik diliyle rüya dünyasının, hayatımızı akıl sağlığı içinde tam olarak anlamamıza yardımcı olabileceğine ve kendimizi gerçekleştirmeye götürebileceğine inanıyor. Rüya tabirleri, büyük olasılıkla tüm medeniyetler tarafından her zaman uygulanmıştır.
Bilinçaltı, her insanın bilinçli zihninin altında gizlidir. Rüyalar ve eylemleri üzerinde çok belirgin bir etkiye sahip olan bir alandır. Bilinç basit bir durum değildir, birçok “katmanı” vardır. Tamamen uyanıkken bile etrafımızdaki her şeyin veya kendi eylemlerimizin eşit derecede farklı değiliz.

Uyku Nedir?
Uyku, beynimiz günün uyanış durumunu işlerken ve analiz ederken, vücudun kendini onardığı ve yenilediği aktif bir süreçtir. Çeşitli aşamalardan veya uyku türlerinden oluşan dört veya beş uyku döngüsü yaşarız. Her birinin kendine özgü özellikleri vardır ve sağlığı korumak ve bizi yeni güne hazırlamak için tasarlanmıştır.

Ne kadar Uyku?
Sağlığı korumak için gereken uyku miktarı kişiden kişiye değişir. Yeni doğan bebeklerin çoğu zamanlarının %80 ini uykuda geçiririler. Üç ile beş aylıkken bebeklerin daha az uykuya ihtiyacı vardır ve yaşam boyu bu gereksinim azalmaya devam eder. Orta yaşta sekiz saate ihtiyacı olan birinin yaşlılığa geldiğinde muhtemelen sadece 7 saat uykuya ihtiyacı olacaktır.
Uyku süresi de insanlar yaşlandıkça değişir. 10 yaşına geldiğinde dokuz (9) ila (oniki)12 arası uyumak yeterlidir. Yetişkin için ortalama 7 ile 8,5 saat arasındadır. Bazı yetişkinler en az altı saate ihtiyaç duyarken, diğerleri dokuz saate kadar ihtiyaç duyarlar. Genel olarak, azalan uyku ihtiyaçları modeli, daha kesintili, bebek benzeri (bebekliğe dönüş)bir modelin yeniden ortaya çıkabileceği yaşlılığa kadar.
Ortalama bir insan hayatı boyunca yaklaşık 20 yılını uykuda geçirir ve en az 300.000 rüya görür. Uyumak ve rüya görmek sinir sisteminin aktif fonksiyonlarıdır.

İnsanlar uykusuzluktan açlıktan öldüklerinden daha hızlı sürede ölürler. Uzun süre uyanık tutulan bir kişi daha fazla şaşırır, halisinasyonlar görmeye başlar ve yaklaşık on gün boyunca tamamen uykusuzluktan sonra genellikle ölür. Ancak çok az insan , az uykuyla uzun yıllar yaşayabilir. Hem rüya gördüğümüz uykunun hem de rüya görmediğimiz uykunun sağlığımız ve zindeliğimiz için gerekli olduğu bilimsel açıdan kanıtlanmıştır.

Uykunun aşamaları
Uyku; uyku döngüsünü oluşturmak için dört faklı aşamadan oluşur. Birinci aşamada kişi gevşer ve uyku ile uyanıklık arasında gidip gelir. İkinci aşamada hafif bir gürültü yada uyarıcı olsa bile uyuyabilir. Gözler göz küresinde sağa , sola yuvarlanır. Üçüncü aşamada vücut büyük ölçüde gevşer ve yalnızca fazla bir rahatsızlık kişiyi uyandırabilir. Bu üç aşama yaklaşık 20 dakika sürer. Dördüncü aşamada , vücudun dokuları büyüme hormonu yardımıyla onarılır. Bu aşamadan sonra döngü tersine döner ancak kişi birinci aşamadan sonra uyanma yerine uyumaya devam eden kişi rem uykusuna girer ve rüya görmeye başlar. Birinci aşamadan dördüncü aşamaya ve geri dönüş döngüsü 90 ile 100 dakika sürer. Bir gece uykusu sırasında bu döngü 4 veya 5 kere tekrarlanır.

ÇİN KÜLTÜRÜNDE RÜYALAR
Eski Tao’cu filozoflar sağlıklı bir insanın rüya görmeden huzur içinde uyuması gerektiğine inanıyorlardı. Vücudun Qi ‘sinin gündüzleri vücut yüzeyinde dolaşırken gece boyunca vücudun içinde dolaştığı düşünülür. Taoizm Çin’nin birincil dini ve inancıdır. Taoizm rüyaları sanrılar veya gündüz deneyimlerinin ve takıntılarının sonucu olarak görür. Bağlanmalarımızın bir sonucu olarak dış nesnelere karşı bir eğilimimiz var. Taoizm insanın egosuz orijinal durumunu temsil eden mükemmel veya gerçek insan doğasını aramaktadır. Mükemmellik aşamasındaki insanlar rüya görmekte zorlanır. Bu tarz insanlar uykudayken(rüyalı veya rüyasız) rüyalarını kontrol edebilirler. Daha yüksek bilgi ve arınma için öncelikle tanrılar, azizler ve insanüstü varlıklarla iletişim kurarlar.. Bilgeliğe sahip insanlar büyük uyanış ararlar bu da yaşam döngülerimizin yalnızca büyük rüya görmemizden ibaret olduğunu gösterir. Daha önce bahsedildiği gibi rüya görememe durumu bireylerin uyandıklarında kaygı duymadıklarını gösterir. M.Ö 4. y.y.Taocu metin olan Liezi , rüyalar ve gerçeklik hakkında bilgiler verir. Rüya, uyku hali ruhla, uyanık hali ise fiziksel bedenle ilişkilendirilir. Uyanma ufuklarını genişletir, farklılaştırır: bedenle bağlantılı olan olay, eğlem,kazanç, kayıp, keder, mutluluk, doğum ve ölüm. Rüya görme perspektifleri doğrudan rüyalar, baş aşağı rüyalar, neşeli rüyalar, korkulu rüyalar, düşünceli rüyalar, uyanış rüyalardır. Ruh bu altı bakış açısıyla bağlantılıdır. Uyanma sırasında vücut bağlı dış nesnelere bağlanır ancak , rüyalar sırasına ruh vizyonlar arar. Sıradan insanların hayallerli TMÇ ye göre temelsizdir çünkü zihinleri açgözlüdür, arzu ve tutkuyla doludur. Sözü ünlü Çin keşiş ve lideri olan Lainci Zhuhong ‘un sözleri ile bitirelim ‘’ bu dünyada yaşamak büyük bir rüya görmek süreci gibidir. Beğenmek ve karşılaştırmak için veri yoktur. Bundan dolayı hayatın gerçek bir rüya olduğu sonucuna varılabilinir. Bebeklikten ölüme kadar yaşam evrelerimizde, kozmik bir anın şimşek çakmasıyla bir rahimden başka bir rahime girdik. Kısa bir süre sonra tekrar sonsuza dek onun içinde ve dışındayız. Doğduğumuzda nereden geldiğimizi bilmediğimiz gibi, öldüğümüzde de nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Binlerce doğumdan sonra , hala cahil ve kendimizle doluyuz. Başka canlılar olmak için battığımızda bile , binlerce yeniden yükselişte yine yeniden her zamanki gibi cahil ve benciliz.’’ Bu gerçek bir rüya değil mi?

YORUM YAZ