Bizim İzmir Portalının değerli okurları
Sizlere her bireyin veya çiftlerin yaşamlarının belirli döneminde kendilerine sorabileceği önemli bir soruya yanıtlar bulabileceğiniz bir yazı hazırlamaya çalıştım. İnfertilite konusuna bu yazıda giriş yaparak ,önce erkekle ilgili bölümünü işlemeye başlayacağım.
Dünyada her yedi çiftten biri çocuklarının olmadığı gerekçesiyle sağlık kuruluşlarına başvuruyorlar. Bunların da yaklaşık yarısı tedavi ile çocuk sahibi oluyor. Biz , korunmadan düzenli cinsel beraberliğe rağmen bir yıl içinde çocuk olmazsa infertilite tanısını koyuyor ve gereken tetkiklere başlıyoruz.35 yaş üzerinde kadınlarda ise bu süreyi biraz daha erkene çekip, korunmasız ilişkilere rağmen 6 ay içinde çocuk olmazsa araştırmalara başlıyoruz.
İşlerinde kariyer yapmak isteyen kadınların gebeliği ertelemesi, tüp bebek ve diğer yardımcı üreme tekniklerinin gelişmesi, toplumun bu tedaviler hakkında bilinç düzeyinin yükselmesi ,her geçen 10 yılda erkeklerin sperm kalitesinin bozulması,kız çocuklarında ergenlik öncesi artan obesite ve PCOS un görülmesi,cinsel yolla bulaşan hastalıkların artması (özellikle bel soğukluğu mikrobuyla birlikte sık görülen klamidyanın bazen hiç bulgu vermeden kadında kanalları tıkaması) infertilite nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuruları arttırmaktadır.
Korunmadan düzenli cinsel beraberlik yapan bir çiftte ilk üç ay içinde gebelik oluşması oranı %57 civarındadır. İlk 6 ay içinde bu oran %72-80lere çıkacaktır. Korunmasız cinsel beraberlikte çiftlerin %85 inde bir yıl içinde gebelik ortaya çıkmış olacaktır. İkinci yıl sonunda gebelik oluşma oranı ise %93 tür.
Gebelikten korunmayı bırakan bazı çiftler,bir iki ay içinde gebelik oluşmazsa merak ve panik ile bizlere başvurmaktadır. Halbuki 35 yaş altında bir kadının yumurtlama dönemi cinsel beraberlik yaptığında gebe kalma şansı her bir ay için %25 tir.35 yaş üstü kadında bu olasılık her bir ay için %20 civarındadır.
Çocuk olması için kadında her ay bir tane çıkan ve iki gün yaşayan yumurtanın, her beraberlikte milyonlarca gelen ve kadın genital organlarında yaklaşık üç gün yaşayabilen erkeğin tohum hücresiyle (spermlerle)döllenmesi gerekmektedir ve her şey normal de olsa yukarda belirttiğimiz gibi her ay için gebe kalma şansı ayda sadece dörtte bir olasılıktır.
Kadında yumurta beklenen adet kanamasından yaklaşık 14 gün önce çıkar ve önceden de belirttiğimiz gibi yaklaşık iki gün yaşar. Özellikle düzensiz adet kanaması gören kadınlarda yumurtlama gününü belirlemek zorlaşmaktadır. Fakat yine de bazı kadınlar yumurtlama günlerini artan sümüksü, şeffaf akıntılarıyla anlayabilirler.(Yumurtanın içinde geliştiği, sağ veya sol yumurtalıkta sırasıyla her ay yaklaşık 2 cm e kadar büyüyen follikül dediğimiz kistin salgıladığı östrojen rahim ağzındaki akıntıyı arttırır ve sperm geçişini kolaylaştırır).Yumurtlama dönemi artan berrak akıntı dışında bazı kadınlar hafif bir sancı da hissedebilirler.(Çatlayan follikül kistinin içindeki yumurtayı kanala gönderdikten sonra, içinden rahim arkasındaki boşluğa boşalan sıvının etkisiyle karın iç zarının irritasyonunun hissettirdiği gerginlik) .
Düzenli adet gören kadınlarda bile bir yılın 12 ayında yumurtlama olmayabilir. Fakat yumurtlama olan kadınlarda bazı ipuçları fark edilebilir. Özellikle adet öncesi göğüslerde gerginlik, şişkinlik, sinirlilik gibi bulgularla karşımıza çıkan premenstruel sendrom (PMS) genellikle kadında yumurtlama olduğunun kanıtıdır.(Yumurtalıkta follikül kisti çatladıktan ve yumurtayı kanala gönderdikten sonra büzüşüp ortaya çıkan korpus luteum denilen sarı cismin salgıladığı progesteron hormonu PMS e neden olur).
Özetle PMS, kadınlar için yumurtlamanın göstergesi olduğu için iyi, bu stresi birlikte yaşayan yakınlarındaki erkekler için zor bir durumdur.
Yumurtlamanın diğer bir göstergesi de adet kanamalarının hafif sancılı algılanmasıdır. Fakat şiddetli adet sancısı, adet kanaması başlamadan 3-7 gün önce başlayan şiddetli sancıyla birlikte olursa endometriozis denen infertilitenin de sık nedenlerinden biri olan hastalığın ipucusu da olabilir.(Endometriozis adet zamanı kabarıp dökülen rahim iç tabakası dokusunun vücut içinde başka bir yerde oluşudur.Örneğin karın içinde kanayıp dökülen bu doku çevresindeki dokularda yapışıklık yapacaktır.Kanallarda yapışıklık yaparak kanalları tıkayabilir.Yumurtalık içinde kapalı olan alanda kanama olduğunda ise biriken eski kan kahverengi çikulata kistlerine neden olabilir.Endometioz erken safhasında ise spermlere karşı antikor üreterek kadının gebe kalmasını engelleyebilir).
Gebelik olmuyorsa nedenlerin üçte biri kadınla ilgili, üçte biri erkekle ilgilidir. Kalan üçte birinde hem kadında hem de erkekte neden aranmalıdır.
İnfertilite araştırmalarında önce erkeğin değerlendirilmesi en pratik ve en kolay başlangıç olacaktır. Erkeklerde üç gün cinsel beraberlik olmadan uygulanan doğru bir semen (sperm-meni ) analizi infertilite de erkek faktörünü değerlendirmek için uygun bir başlangıç olacaktır.
Erkeklerde sperm sayısı geçen yüzyıldan bu yana neredeyse yarı yarıya azalmıştır.
Bazı erkeklerin menisinde hiç sperm çıkmayabilir, fakat gelişen tüp bebek teknolojileri sayesinde bunların sadece % 40 ında testislerinden alınan biyopsilerde sperm bulunamamıştır.
Çocuk yaşta erkeğin geçirdiği kabakulak, orşit denilen testis enfeksiyonuna neden olarak erkeğin kısır kalma riskini etkileyebilir.
Fıtık kanalında inmemiş testis olan bebekler gereken zamanda operasyonla testisler yerlerine indirilmediğinde kanlanmış sıcak alanda uzun süre kalan ve sıcağı sevmeyen testis hücreleri sperm üretmekte zorluk çıkarabilirler.
Varikosel dediğimiz varis veya hemoroid gibi genital bölgede venlerin (toplar damarların) yoğunlaşması testis dokusunu ısıtarak sperm yapan hücrelerin kalitesini bozacaktır. Varikosel tanısı konduğunda üroloji uzmanının belirleyeceği en uygun zamanda fıtık bölgesinden uygulanacak bir operasyonla testise gelerek genital bölgeyi aşırı ısıtabilecek damarlar bağlanır.
Erkeklerin genital bölgesinde travma sonucu oluşabilecek hematomlar(pıhtılar) da o bölgenin aşırı ısınmasını sağlayacaktır.
Hamam ,fırın gibi sıcak ortamlarda çalışan ve sık saunaya giren erkeklerde bu nedenle sperm sayı ve kalitesi düşebilir.
Erkeklerin genital bölgesinin aşırı ısınmasına neden olan sentetik dar külotlara fazla rağbet etmemeleri önerilir.
Özetle vücut ısısı 37 derecedir ama testislerin sağlıklı sperm üretebilmesi için ısılarının birkaç derece daha aşağıda olması gerekmektedir.
Erkeklerde sperm kalitesini ve kısırlığı etkileyebilecek faktörler sadece testisle ilgili değildir. Sperm üretimi erkekte de kadınlardaki yumurtlamadaki gibi, beyin,hipofiz,testis üçlüsünün karşılıklı etkilendiği karmaşık bir yapıdır. Bu arada bir sperm hücresinin 72 günde oluştuğunu vurgulamakta yarar vardır.
Alkol, sigara ve çevre kirliliğinin erkek infertilitesine etkisini de çoğumuz bilmekteyiz. Deniz kirliliği olan yerlerde ki midyenin de içerdiği civa, kurşun gibi ağır metallerinde konuyla ilgisini hatırlatalım.
Erkeklerin çocuk sahibi olup olamayacaklarını değerlendirmek için ilk yapılması gereken temel tahlil, semen analizi (spermiogram)dır.Üç gün cinsel beraberlik veya boşalma olmadan uygulanması tercih edilir.(48 saat ile 7gün arası uygulanabilir).
Dünya sağlık örgütü ,konuyla ilgili son çalışmalar ve toplantılar ışığında spermiogram için normal değerleri 2011 de tekrar güncellemiştir. Bu güncelleme sonucu eskiden en az 2 ml olması gereken semen hacminin 1.5 ml olması yeterli kabul edilmiştir. Toplam semende bulunan sperm miktarının eskiden 40 milyonun üzerinde olması istenirken,güncellemede bu rakam 39 milyona düşürülmüştür.Semenin bir mililitresinde eskiden en az 20 milyon sperm olması gerekirken,2011 de 15 milyon /ml sperm sayısı ve üzeri normal olarak kabul edilmiştir.
Sperm hareketliliği, semen analizinde en önemli unsurlardandır. Eskiden tüm spermlerin yüzde ellisinden fazlasının hareketli olması beklenirken, 2011 güncellemesinde yüzde 40 üzerinde hareketlilik yeterli görülmektedir.
Ancak spermiogramda progresif motilite dediğimiz ileri doğru hareket eden sperm oranı yeni güncellemede en az olması gereken %25 ten %32 ye çıkarılmıştır. Kısaca çocuk yapmak istiyorsak daha hızlı ilerleyen spermlere ihtiyacımız vardır.
Semen analizinde Krüger Morfoloji dediğimiz daha katı kriterlerle , spermiogramdaki normal yapıdaki spermlerin oranının ayrıntılı değerlendirilmesi önemlidir.Rutin uygulamada ne yazık ki her laboratuarda uygulanamayan bu yöntemde, deneyimli laboratuar uzmanları özel boyalarla semen örneğini boyayarak ,mikroskop altında yüzde kaçının normal olduğunu belirler.
Böyle ayrıntılı katı kriterleri olan bir değerlendirmede sağlıklı bir erkeğin spermlerinin en az % 4 ünden fazlası son güncelleme de normal kabul edilmiştir.(İdeali %8 üzeri)
Spermleri büyütüp yakından baktığımızda normal bir erkeğin bile spermlerinin büyük çoğunluğunun sağlıklı olmadığını görmekteyiz.
Spermlerin baş, boyun ve kuyruk bölümlerinde anormallikler bulunabilir. Ne yazık ki bir çok semen analizinde yumurtanın zarını aşıp dölleyebilecek oval başlar yerine, amorf , yuvarlak baş oranlarının oldukça fazla olduğu görülmektedir.Alkol kullanan erkeklerde çift başlı sperm oranının daha fazla olduğunu da burada vurgulamakta yarar vardır.
Tek bir sperm analizi anormal sonuç verdiğinde erkeğin hemen panikleyip , depresyona girmesinin gereği yoktur. Son güncellemelerde bu durumda en az 15 gün veya bir ay sonra ikinci bir sperm analizi önerilmektedir.
İkinci spermiogramda da anormal sonuç çıkacak olursa güncel bilgilerle donatılmış bir üroloji uzmanının erkeği değerlendirerek, gereken tanı ve tedavi yöntemlerinin uygulanmaya geçilmesi sağlanmalıdır.
Eskiden sıklıkla uyguladığımız postkoital test dediğimiz, cinsel beraberlik sonrası kadının rahim ağzındaki akıntıda hareketli sperm aradığımız test günümüzde önemini yitirmiştir. Ayrıca bilgisayarla sperm hareketliliğini ölçen bazı yöntemler de artık doğru ve yeterli kabul edilmemektedir. Günümüzde ayrıntılı değerlendirmede birçok yeni test uygulanmaktadır.
Erkek infertilitesi ile ilgili çağımızdaki hızlı gelişmeler gerçekten ilgi çekicidir. En büyük gelişme vücuttan alınan kök hücrenin sperm yerine kullanılabilmesidir. İnsan hücresinde 46 kromozom vardır, fakat yumurta ve spermde sadece 23 kromozom vardır. Anne ve babadan gelen kromozomlar birleşince 46 kromozomlu bir hücre oluşur. Normal insan vücudundan alınan bir kök hücrenin, kromozom sayısı yarıya indirilerek sperm yerine kullanılabilmesi için bilimsel çalışmalar yürütülmektedir.
Belki de yakın bir gelecekte sperme gerek kalmadan kişinin eşinden alınacak bir kök hücrenin veya başka bir hücrenin kromozom sayısı yarıya indirilerek çiftlerin bebek sahibi olmaları sağlanacaktır.
İstediğiniz zaman, istediğiniz kadar (sevgiyle, sağlıkla büyütebileceğiniz ve eğitebileceğiniz kadar) çocuk sahibi olmanız dileğiyle