NEDEN GEBELİK OLUŞMUYOR?

  • 0
  • 1.512
Yazı Boyutu:

Bizim İzmir portalının değerli okuyucuları

Bu hafta sizlerle günümüzde çiftlerin önemli bir oranında sorun olarak karşımıza çıkabilen bir konuyu paylaşacağım.

Neden gebelik oluşmuyor sorusunun yanıtını aramadan önce ‘’Gebelik nasıl oluşuyor ?’’ sorusunu yanıtlamak gerekir diye düşünmeliyiz. Bu nedenle üreme organlarını ve işlevlerini biraz daha yakından tanımalıyız;

Gebelik vajinanın ucunda yer alan armut biçiminde bir organ olan rahimin içinde yerleşen gebelik ürünü ile (fetus, plasenta vb.) birlikte balon gibi büyümesiyle kendini gösterecektir. Gebelik dışında üreme çağında (ergenlikten menopoza ) rahimin iç tabakası ise hormonların etkisiyle kabarıp dökülecektir.Buna adet kanaması (menstruasyon) diyoruz. Rahimin iç tabakasını kabartıp döken hormonlar iki tanedir (östrojen ve progesteron).Bu hormonları  rahimin her iki tarafında yer alan ceviz büyüklüğündeki yumurtalıklar(overler) üretmektedir.Yumurtalıklar  ergenlikten menopoza kadar bahsedilen iki hormonu kan damarları yoluyla rahime ve her ay bir adet  yumurtayı (ovum) üreterek her iki yanda yumurtalıkla rahim arasında bulunan yumurtalık kanallarına (fallop tüplerine) gönderirler.Menopoza girince her iki yumurtalık tükenmiştir.Yumurta gelmez çocuk olmaz,hormon gelmez ,rahim iç tabakası kabarıp dökülmez ,yani adet olmaz.Menopoz genellikle ülkemizde 48-52 yaş civarıdır.

Kadında yumurta nasıl oluşur?
Kadında bir ay sağda bir ay solda olmak üzere yumurtalıklardan ayda bir kez yumurta  üretilerek yumurtalık kanallarına gönderilir  ve bu yumurta yaklaşık iki gün yaşar. Erkekten her  cinsel beraberlikle gelen tohum hücrelerinin de (spermlerin) sadece üç gün yaşadığını düşünecek olursak  bir ay içinde gebe kalma periyodunun ne kadar sınırlı olduğunu görebiliriz.

Yumurtlamayı kontrol eden merkez beynimizin hemen alt bölümünde yer alan hipofizdir. Hipofiz sadece yumurtalıkları değil, memelerden süt gelmesini sağlayan prolaktin hormonunu,troid hormonlarını(guatr),böbrek üstü bezini (kortizon) ve büyüme hormonunu yönetir.Bu hormonların üretimi de birbirinden etkilenir.(emzirirken veya guatr olanlarda adet kanaması düzensizliği gibi).

Fakat hipofiz,beyindeki  hipotalamus gibi daha üst merkezlerden de etkilenir.Dolayısıyla beyini etkileyen görme,düşünme,stres,yolculuk,hava değişimi gibi faktörler ,adet kanaması ve yumurtlamayı etkileyebilirler.Bir şehirden diğerine taşınma nedeniyle aylarca adet kanaması görmeyen kadınlar vardır.

Ayrıca sürekli bir şekilde çocuk istemenin ve bunun takıntı haline gelmesinin de beynin üzerindeki olumsuz etkisini çoğumuz bilmekteyiz. Çocuk isteyenin çocuğu olmaz ,istemediğinizde gebelik sürpriz bir zamanda karşınınıza çıkıverir.

Hipofizden salgılanan Follikül Stimule edici Hormonun (FSH) etkisiyle yumurtalıkların birinde doğuştan varolan binlerce küçük gelişmemiş yumurta hücresinden (primordial folllikül) 8-10 tanesi uyarılır ve büyümeye başlar. İçinde sıvı dolu  gelişen bu keseciklere follikül denir.Folliküllerden sadece bir tanesi dominant olur ve diğerlerinin büyümesini baskılayarak engeller (EN DOMİNANT DİŞİ).

Dominant follikül 2-2.5 cm e kadar büyürken içinde köşesinde insan vücudunun en büyük hücresi olan yaklaşık milimetrenin beşte bir büyüklüğünde olan ovum (yumurta )yer almaktadır. Gelişmekte olan follikül östrojen hormonunu  salgılayarak yumurtalık yanındaki damarlardan kana göndermektedir.(Bu arada az gelişmiş folliküllerin sadece erkeklik hormonu olan testesteronu salgıladığını vurgulayarak, yumurtalıkları yeni gelişen ergen kızlardaki akneleri açıklayabilir ve toplumun yaklaşık beşte birinde karşımıza çıkan polikistik over sendromundaki tüylenme nedenini  anımsayabiliriz.)

Follikül yeterli büyüklüğe 2-2.5 cm e kadar ulaşırken salgıladığı ve kan damarları yoluyla rahime gönderdiği östrojenin etkisiyle rahim iç tabakası kabarmaya başlamış ve yumurta spermlerle döllenecek olursa  rahatlıkla yuvalanabileceği bir ortam oluşturmaya hazırlanmıştır.Yine östrojenin etkisiyle rahim ağzı kanalındaki salgı bezleri spermlerin geçeceği yolda daha uygun bir ortam amacıyla salgıyı arttırarak niceliğini değiştirirler.

Yumurtlama zamanı kadında akıntı artar, berrak, şeffaf ve sümüksü bir akıntı oluşur.

Akıntının asitliği değişir, meninin ph ı gibi PH=8 bazik bir ortam olur.(Normalde üreme çağındaki  kadında vajinada asidik bir ortam vardır PH=4.4)

Follikül yeterli büyüklüğe ulaşınca o ana kadar salgılanmayan Luteinize edici Hormon (LH) hipofizden salgılanır ve follikülü çatlatarak içindeki ufacık yumurtanın kanala atılmasını sağlar. Yardımcı üreme tekniklerinde biz LH ile yumurtlama çatlatma etkisini bu hormonun sentetik benzeri olan HCG içeren enjeksiyonlarla oluşturabiliyoruz.

Yumurta çatladıktan sonra follikül büzüşecek önce kanlı bir hale gelecek (korpus hemorajikum) daha sonrada bizim istediğimiz östrojenden sonraki ikinci hormonu salgılayan sarı cisime (korpus luteuma)dönüşecektir.Korpus luteum  progesteronu üretip kan damarları yoluyla rahime gönderecek ve rahim iç tabakasında östrojenin oluşturduğu hücre bölünmesi(mitoz) ile olan kalınlaşmanın (proliferasyon) üzerinde, bu dokuda (sekresyon) dediğimiz olumlu değişime neden olacaktır.

Yumurta çıkmadan hemen önce gelişen follikülden salgılanan östrojenin (E2) etkisiyle rahim iç tabakasındaki kalınlık vajinal ultrasonografiyle 10 mm nin üzerinde bile ölçülebilecektir.

Zaten yumurtanın çıkacağı dönemde ölçülen kalınlık 8 mm nin altındaysa döllenmiş yumurtanın rahim içine yuvalanma şansı çok az (östrojen az salgılanıyor veya rahim içindeki östrojen reseptörleri duyarsız.)demektir.

Korpus luteum genelde 14 gün süreyle progesteron hormonu salgılar ve ömrünü tamamlar. Bu süreden sonra progesteron salgılanmayacak ve rahim iç tabakasındaki değişim duracak,buradaki doku beslenemeyecek ve rahim iç tabakası dökülecektir.(Adet kanaması)

Özetle adet  kanaması yumurta çıktıktan on dört gün sonra oluşacaktır.

Burada sağlık çalışanlarına sorulan , yumurtam ne zaman çıkacak , ne zaman gebe kalacağım sorularının ne kadar anlamsız olduğunu görüyoruz.Çünkü 28 günde bir adet kanaması gelen bir kadında yumurta adet kanamasından 14 gün önce yani 14. Gün çıkacaktır.Adet kanamasının 21 günle 35 gün arasında gelmesi normal kabul edilir. 21 gün içinde adet kanaması geldiyse yumurta 14 gün önce yani 7.gün çıkacaktır ,35 gün içinde adet kanaması gelecekse ,bundan 14 gün önce yani yumurta 21.gün çıkabilecektir.Adet düzeninin de herhangi bir nedenle değişebileceğinden yukarıda bahsetmiştik.Özetle yumurtanın kesin ne zaman çıkacağını sadece Nostradamus bilecektir!!

Ayrıca, kadın düzenli adet görmüyorsa bir yılın 12 ayında her ay yumurta çıkacaktır diye bir kural yoktur. Belki de sadece yılda 9 kez yumurta çıkacaktır.

Kadında sadece yumurta çıktıktan sonra çıkan progesteron hormonunun etkileri  bize o ay yumurtanın çıktığını kanıtlayabilir. Bu etkiler premenstruel sendrom bulguları (adet öncesi memelerde gerginlik sinirlilik, baş,kasık ve belağrısı vb.) ve adetin ilk iki gününde hafif bir sancıdır.

Erkeklerden her  cinsel  beraberlikte gelen milyonlarca tohum hücresinden (spermlerden)sadece bin tanesi yumurtalık kanalında yumurtaya ulaşıp etrafında dönmeye başlarlar. Bu  bin spermden ise sadece bir tanesi (EN SEÇKİN OLANI)yumurtalık kanalının üçte bir dış bölümünde yumurtanın zarını çatlatıp içine girebilecektir(döllenme).Spermlerin sadece 3 gün yaşadığını da burada vurgulamakta yarar vardır.

Döllenme her şey normal olsa bile istediğimiz her ay olmayacaktır.35 yaş altında kadınlarda bir ay içinde gebe kalma olasılığı sadece % 25 tir.35 yaş üstünde kadınlarda bu oran daha da düşecek , her ay için gebe kalma olasılığı sadece % 20 olacaktır. Böylece düzenli cinsel beraberliği olan çocuk isteyen genç bir çiftte gebeliği engelleyecek herhangi bir anormallik yoksa bir yıl içinde gebe kalma olasılığı %85 olacaktır.

Döllenme (fertilizasyon)olduktan sonra döllenmiş yumurta , yumurtalık kanalında  5 gün ilerledikten sonra (Bu arada mitoz bölünmeyle çoğalmaktadır) blastomer aşamasında ,hormonların etkisiyle yeterli kabarmış olan rahim iç duvarına yuvalanacaktır(İmplantasyon) veya fark edilmeden atılıp düşecektir.Gebelik oluşması için döllenmiş sağlıklı yumurtanın, en uygun zamanda ,yumurtalıktan salgılanan yeterli hormonun etkisiyle yeterli kabarmış olan rahim iç tabakasına yuvalanması gerekir.

Rahimin iç duvarına yerleşmiş gebelik ürünü , hücre bölünmesiyle büyümeye çoğalmaya devam edecek,rahimin içindeki kılcal damarlarla bağlantı oluşturmaya başlayacak ve anneyle damar yoluyla oksijen ve beslenme bağlantısı sağlayan plasentanın erken evrelerinin oluşması sağlanacaktır.Bu aşamada oluşan sinsityo trofoblast denilen hücre grubundan bHCG dediğimiz(Human Chorionic Gonadotrophin) gebelik hormonu salgılanmaya başlayacaktır.

Gebelik hormonu bHCG kanda adet kanaması gecikmeden bile saptanabilecektir.(Döllenmeden 8-9 gün sonra),miktarı biraz daha arttıktan sonra adet geciktikten yaklaşık iki üç gün sonra hassas gebelik testleriyle idrarda saptanmaya başlayacaktır.

Burada önemli bir konunun üzerinde durmak gerekir. Gebelik testi negatif çıktığında gebelik her zaman yok demek değildir. Yumurta geç çıkarsa döllenme de geç olabilecek ve döllenmeden (cinsel beraberlikten) en erken  8-9 günden sonra kadının kanında 17-18 günden sonra  ise idrarında gebelik saptanabilecektir. O ay içinde tek bir cinsel beraberlik olduysa döllenmenin ne zaman olduğunu veya gebeliğin ne zaman saptanabileceğini söyleyebiliriz. Bunun dışında gebelik testi negatifse  gebeliğin ne zaman saptanacağını  söylemek mümkün olmayacaktır.(son cinsel beraberlikten 17-18 gün sonra idrarda gebelik testiyle saptanabilir.)

Kanda bHCG düzeyi 1500 IÜ yi geçtiğinde vajinal ultrasonografi ile ,3000-4000 İÜ geçtiğinde ise idrar torbası dolu bir şekilde karından(suprapubik) ultrasonografi ile gebelik saptanabilir.(Rahim içinde yaklaşık 3-4 mm çapında siyah yuvarlak bir kesecik içinde beyaz bir halka görülür.)

Kanda bHCG değerleri yükseldiği halde (1500 İÜ üzerinde) gebelik kesesi  vajinal ultrasonografi ile gözlenmiyorsa veya yolk kesesini tanımlayan beyaz halka (sağlıklı gebelikte 3.5-6.5 mm çapında düzgün beyaz yuvarlak halka şeklinde görülür)gözlenmiyorsa kadın günaşırı kanda bHCG takibine alınarak bu değerin iki kat yükselmesi beklenir. Haftalık vajinal ultrasonografilerle de gebeliğin büyümesi gözlenir. Yükselen bHCG değerlerine rağmen rahim içinde gebelik gözlenmiyorsa  yüz gebelikte bir karşımıza çıkan dış gebelikten kuşkulanılabilir.Bu durumda rahim dışında genellikle kanallarda gebelik büyümektedir.İzlemi ve çoğunlukla cerrahi olan tedavisi önemlidir,aksi halde kadının yaşamını tehdit eden durumlarla (karın içine kanamalar)karşılaşılabilir.

Günümüzde sık karşılaşılan durumlardan bir tanesi de kanda bHCG değerlerinin yükselmemesi , yavaş yükselmesi (genelde günaşırı iki kata yakın yükselmesi beklenir )veya çok alçak değerlerde kalmasıdır.BHCG değerleri bazen 60—70 İÜ de kalmakta,bazen de 500-600 İÜ kadar yükselmekte daha sonra düşme eğilimi göstermektedir.Bu durumlar genellikle gebeliğin gelişmeyeceğinin göstergesidir.1500 İÜ nün altında olduğu için de ultrasonografi ile de görülemeden gebelik düşükle sonuçlanacaktır.Bu durumda kanama da çok şiddetli olmayacak ve kürtaja da gerek duyulmayacaktır. Gebeliklerin dörtte birinde erken düşükle karşılaşılabilir. Dış gebeliklerin bile yarısı çok erken aşamada bHCG değerleri çok düşükken kendiliğinden atılacaktır. Az yükselen bHCG değerleri düşme eğilimi gösterdiğinde(gebeliğin erken safhada gelişmesi durmuştur ) sıfıra kadar düşmesini beklemenin de anlamı yoktur.Erken safhada gebelik gelişmiyor diye gerektiğinden çok üzülmek de anlamlı değildir,çünkü düşecek olan bu gebelik ürününde ciddi kromozom anomalileri ve yaşamla bağdaşmayan organ kusurları olacaktır.

Ultrasonografi ile gebelik saptandığında bile hamileliğin ilk üç ayında gebelik onda bir oranda düşükle sonuçlanacak ve düşen gebelik ürünün % 60 ında Down sendromu gibi (ve çok daha ciddileri) yaşamı etkileyen doğuştan anomalilerle karşılaşılacaktır.

Çocuk isteyen herkese sağlıklı gebelik ve çocuk olması dileğiyle

YORUM YAZ