Uğurlar olsun Atalay Noyaner

  • 0
  • 919
Yazı Boyutu:

Toprağın bol, mekanın cennet olsun…

Ölüm haberini almalarıyla yasa boğulan sevenlerin Alsancak Hocazade Camii'ne aktı, omuzlarında uğurladı seni...

Sevilmek ne güzel şey. Normal zamanda sevgisini gösteremeyen bile cenazende sevgisini gösterdi...

Uğurlar olsun...

 

Biliyorum. Gözlerin açık gitti..

Düşlerin vardı İzmir için...

Hem de devasa...

İzmir’e yakışır düşler...

Çok çırpınmana karşın İzmir için düşlediğin hayallerini yerine getirememiştin...

Türkiye’nin en büyük müzikholünü yapmak, dünya starlarını İzmirliler ile buluşturmayı istiyordun ama kent yönetimi buna izin vermiyordu…

Fuar alanında istedin olmadı, Buca Atlıspor’un yanında istedin olmadı, İnciraltı’nda istedin, istediğin gibi olmadı…

Yılmadın, mücadele ettin...

Ama,

Olmadı,

Olmadı…

Kimbilir, belki de İzmir’e yönelik istediklerinin hiç birini yerine getirememen, sürekli engellenişin ve bu engellenmenin verdiği üzüntü gidişini hızlandırdı...


İzmir'de doğdum,
İzmir'de doydum,  İzmir'de öleceğim" diyordu…

İzmir’de doğdu
Doğduğundan bu yana eğlence sektörünün içinde yer alan Atalay Noyaner, babasının aldığı Akasyalar ve Eski Belediye Plajıyla, Hamiyet Yüceses'ler, Zehra Bilir'ler, Müzeyyen Senar'larla büyüdü.

İzmir’de doydum
Yaklaşık 55 yıldır kendi yönetiyordu işletmelerini. Büyüdükten sonra çocukları Berna ve Tayfun'da katılmıştı ekibe...

Günde 16-18 saat çalışırdı, sürekli işinin başındaydı.

Güzergahı evi ve işyeriydi…

Türkiye'de bu işi yapan ilk yüksek tahsilli işletmeciydi. İki kez silah çekilmesine rağmen hiçbir zaman mafyanın içine girmediği gibi işyerlerine de sokmamıştı…

Çocukların düşüp sakatlanmamaları için oyun alanlarının zemini kalın kauçuk plakalarla kaplatarak kazandığını yine velinimetlerine, onların çocuklarına harcayabilen bir işadamıydı…

 Hayır kurumlarına, derneklere, vakıflara kapıları sonuna kadar açık tı…Ücret almadan verirdi çoğu zaman yemek ve çayları…

10 tane vakıf ve derneğin üyesi olan bu gönlübol adamın tüm kazancı 2 binin üzerinde plaket idi…

İşi ve  çalışanları o kadar önemliydi ki öldüğünde müzik ve programların sürmesini vasiyet ediyordu…

İzmir’de Öleceğim.
Tanışıklığım müzisyenlik yaptığım dönemlere yani 1980'li yıllara rastlayan bu güzel adam çok çalıştırmasına karşın hiç bir zaman çalışanın parasının üzerine yatmadığı, 10 müzisyenin yapacağı işi görkemli göstersin diye 20 kişiyle yapmaya kalkışmadığı kimsenin alın terine göz koymadığı, fuarın son günü kardeşi kasayı soyup kaçmadığı için mekanının cennet olacağına inanıyorum...

(O dönemlerin ünlü bir işletmecinin kardeşi Cengiz her fuarın son günü kasayı soyup kaçar ve emeği gaspedilen müzisyenler boynu bükük bir şekilde sazlarını omzuna takar evlerinin yolunu tutar dı ben de dahil)  

Zaman kenetlenme zamanı

Zaman; kardeşler, aile arasında kırgınlığı, dargınlığı bir yana bırakıp birleşmenin zamanı…

Haydi Berna, haydi Tayfun bayrak sizde.

Büyük çocuklar olduğunuz için biriniz babanızın sağ kolu, biriniz sol koluydunuz..

İşletmecilik konusunda diğer kardeşlerinizden daha bilgili, daha tecrübelisiniz…

Bayrağın sapı uzun, Atalay Noyaner’in evlatları olarak hepinize tutacak yer var. Önemli olan babanızın, o büyük adamın size bıraktığı o güzel  bayrağı sarsıntıya uğratmadan, oturttuğu sistemi aynı kalitede, aksatmadan yürütmek size kaldı.

Babanızın toprağı bol, sizin yolunuz açık olsun çocuklar…

YORUM YAZ