Paris Olimpiyat Açılış Seremonisi

  • 0
  • 515
Yazı Boyutu:











Paris Olimpiyat Açılış Seremonisi: Popüler Kültür mü Direniş mi?
H. Pınar Dönmez

Geçtiğimiz hafta Paris’te 2024 Olimpiyat Oyunları açılış töreni gerçekleşti. Yaklaşık dört saat süren seremonide birden fazla canlı ve bant kaydı performans yayınlandı. Geçit töreni ise Sen Nehri’nde gerçekleşti. Açılış töreninin görsel sanat yönetmeni Thomas Jolly, törende Fransa tarihinin önemli olaylarının sevgi ve “paylaşılan insanlık” teması ile yansıtıldığını ifade etti.

Organizasyonun simgesi olan olimpiyat ateşi, bu sene sürdürülebilirliği sembolize etmek için, suyla dolu aerosol su jetleri ve LED aydınlatma sistemleri ile simüle ediliyor. Fransa’nın balon uçuşuna tarihi katkılarını simgelemek amaçlı, Tuileries Bahçesi'ndeki Grand Bassin Rond çeşmesine bağlı bir sıcak hava balonu “olimpiyat kazanı” olarak yer alıyor.

Popüler kültürün önemli performanslarından olan olimpiyat ateşinin yakılmasının, yalnızca sporla ilgili olduğunu söylemek eksik kalacaktır. Bu sene yapılan sıcak hava balonu görüntüsünün beni görsel anlamda çok doyurduğunu söyleyemeyeceğim. Sadece uçan kahverengi bir kütle görüyoruz. Eğer olimpiyat ateşi görsel anlamda da bir şeyler vadedecekse; 2016’da Rio de Janerio’daki olimpiyat törenlerindeki Anthony Howe’un tasarladığı kinetik heykel son derece nokta atışıydı. Çevre koruma ile ilgili bir çağrı yapıldığı için organizatörler çok daha ufak bir kazan kullanarak dikkati heykele çekmişlerdi.

Bu sene açılış seremonisinde en çok ses getiren bölüm ise Leonardo da Vinci’nin “Il Cenacolo” ya da “Son Akşam Yemeği” olarak bilinen tablosunu çağrıştıran drag queen performansıydı. Bu durum dünya üzerindeki muhafazakarların tepkisine yol açarken, sosyal medya platformu X’te de ciddi bir gündem konusuydu. Thomas Jolly ise asla kimseyle alay etme gibi bir amaçlarının olmadığını ve bu performansta fikrin Olympos Dağı’nın tanrısı ile bağlantılı bir pagan partisi olduğunu ifade etti.

Muhafazakar kesimin bu kadar tepki göstermesine sebep olan Il Cenacolo tablosunun önemine bakarsak; Hıristiyan inanışına göre, İsa Mesih’in Romalı askerler tarafından tutuklanmasından bir gün önce havarileriyle yediği son akşam yemeğini temsil etmektedir. En bilineni ve bu şovda da kullanılan Leonardo da Vinci’nin tablosu olsa da; sanat tarihinde farklı sanatçılar aynı konuyu kendi stilleriyle, kompozisyon kurgularıyla ve teknikleriyle oluşturmuşlardır. Yakın tarihe baktığımızda Salvador Dali’nin “The Sacrament of the Last Supper” eserinin, da Vinci’nin bu freskinden esinlendiği bilinmektedir. Yine Andy Warhol’un bu tabloyu serigrafi baskı tekniği ile popüler bir nesneye dönüştürdüğü görülmektedir.

Olimpiyat Açılış Seremonisi, popüler kültürün parçasını oluşturan bir performans olarak ifade edilebilir. Dali, Warhol gibi çağdaş sanatçıların çok da uzak olmayan tarihlerde “Son Akşam Yemeği” tablosunu bir popüler kültür öğesine dönüştürmesi “normal” karşılanırken, drag queen performansında yer alması mı gerçekten rahatsız edici tartışılması gerekir. Ayrıca her türlü defter, çanta, tekstil ürününe dönüştürülen Frida Kahlo, Van Gogh eserlerinden bahsetmek dahi yorucu geliyor artık.

Kültür teorisyeni John Fiske popüler kültür ürünlerinin birer direniş sembolü olduğunu ifade etmektedir. Fiske’e göre, kültür endüstrisi tarafından üretilen kitle kültürü ve popüler kültür farklılıklar taşımaktadır. Toplumun kitle kültürü tarafından standartlaştırılması yerine, popüler kültürün bu durumu boşa çıkarması üzerinde duran Fiske, anlamın izleyiciler tarafından üretildiğini ifade etmektedir. Buna göre, Thomas Jolly’nin belirttiğinin aksine bu performans “Son Akşam Yemeği” tablosunun bir reprodüksiyonu bile olsa toplumun direnişini ifade etmesinden başka bir durum değildir.

YORUM YAZ