“Varlık - bir sorun, fakat var olan değil.
Zaman – bir sorun, fakat zamansal bir şey değil.” Heidegger
Olafur Eliasson’un “Senin Beklenmedik Karşılaşman” isimli sergisi Şubat 2025’e kadar İstanbul Modern’de gezilebilir. Sergi seçkisi, Eliasson’un multidisipliner üretimlerindeki ilişkileri ortaya koyarken; ışık, renk, algı, hareket, geometri ve çevre gibi kavramlar ön plana çıkıyor. Ayrıca sergi, İstanbul Modern’in deniz kenarı konumundan hareketle; seyir ve yön bulma gibi denizcilik kavramlarının altını dolduruyor. Eserler, iç ve dış mekanları tanımlayarak sınırları geçirgen bir duruma getiriyor. Aynı zamanda müze ve çevresi ile diyalog kurulma şansı, izleyiciye eserler aracılığıyla tanınıyor.
Serginin adının “Senin Beklenmedik Karşılaşman” olması; sanat izleyicisinin eserlerle karşılaştığında bir deneyim yaşamasını ifade ediyor. Mekan bağlamında çalışmaların ve yerleştirmelerin, izleyicileri bir keşif prosesine dahil ettiği söylenebilir. Eliasson’un kariyerinde odaklandığı biçim, malzeme, geometri gibi kavramları gösteren sergi; izleyicilere hareket, renk ve ışık ile aktif duruma gelen bir deneyim de yaşatıyor.
Sergi, Eliasson’un İstanbul için tasarladığı “Günbatımı Şafağa, Boğaziçi” isimli eser ile başlıyor. Eserde, renkli camlar ile Boğaziçi’nin farklı mevsimlerde ve saatlerde değişen ışık ile görünüşü yer alıyor. Sanatçı, izleyicilerini güvenli alandan çıkarmayı hedefleyerek; yeni deneyimleri keşfetmeye davet ediyor. Hissedilen ama tanımlanmamış olan ile izleyiciyi buluşturan eserler; kabul edilme, görülme ve var olma iç güdüsünü inceliyor.
Eliasson’un işleri “an”ın farkındalığını sunarak varoluşçu bir deneyim yaratıyor. Martin Heidegger’in “şimdi” kavramı ile bu deneyim açıklanabilir. Eliasson, izleyicinin şimdiki zamanda bulunması sağlayarak; sanatın yalnızca görülmesi gereken bir şey değil, doğrudan yaşanması gereken bir süreç olmasına imkan tanıyor.
Heidegger “Varlık ve Zaman” isimli eserinde “şimdi”nin ve zamanın varoluşsal anlamından bahseder. “Şimdi”yi bireyin kendi varlığını keşfetme ve dünyaya köklenme anı olarak ifade eder. Eliasson’un yarattığı eserlerde de benzer şekilde, sanat izleyicisinin bir tür varoluşsal farkındalığa yönlendirilen bir alan içinde olduğu söylenebilir. Bu sebeple eserler, “şey” kavramından çıkarak; “deneyim” olarak görülebilir. Eliasson’un işleri sanatın şimdiki zamanla ilişki kurmasını sağlayarak; öznel deneyim doğrultusunda sanatsal bir yansıma yaratabilir. Ayrıca eserler, izleyiciyi fiziksel bir alanda varoluşsal bir sorgulamaya davet eder. “Şimdi” yalnızca zamanı temsil etmez, aynı zamanda insan ve mekan bütünleşmesini de gerçekleştirir.
Martin Heidegger, sanatın kökenini varlık ve hakikat bağlantısında anlatmaya çalışır. Sanatın, sanat eseri ile hakikati belirlediğini ifade eder. Sanat, gerçeğin taklidi veya temsili değildir ve temsil ettikleri gerçek ile örtüşmek zorunda değildir.
Walter Benjamin, sanat eserinin “şimdi ve buradalık” kavramının; yeniden üretim ile eksileceğini ve yapıtın biriciklik niteliğini kaybedeceğini belirtir. Sanat eserinin uzam ve zaman bağlamından koparıldığını savunan Benjamin, sanat eserinin izleyicinin ayağına gelmesiyle yaşadığı dönemden kopuk özellikler taşıyacağını açıklar. Tekniğin olanaklarıyla yeniden-üretilen özgün sanat eseri dışında kopyalar “şimdi ve buradalık” özelliğini pasif bir duruma getirmektedir. Sanat eserinin gerçek olma durumu “tarihe tanıklık” özelliğini oluştururken; yapıtın şimdi ve burada özelliğinden kopması “aura” kavramına da zarar vermektedir.
Senin Beklenmedik Karşılaşman”: Heidegger ve Zaman
04 Kasım 2024- 0
- 248