Bazen evde abi veya ablanın varoluşu içte varolan ateşi fitillemeye yeter de artar. Bunun bir örneği de İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri Birim Yöneticisi Özlem Dalan…
1985 yılında Eczacı bir anne ve İnşaat Mühendisi bir babanın ikinci çocuğu olarak İzmir’de dünyaya gelen Dalan, okumaya meraklı bir çocuk kimliğiyle 1,5 yaş büyük olan abisinin okula gidişine heveslenince ailesine yaptığı baskı sonucu 5,5 yaşında ilkokula başladı. İlkokul ve lisenin ardından Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) lisans eğitimini tamamladıktan sonra yine aynı üniversitede yüksek lisans ve doktora yaptı. Yüksek lisans sırasında bilimsel projelerde görev alarak 2010 yılında DEÜ’de akademisyen olarak çalışmaya başladı ve şu anda DEÜ’nin desteğiyle kurulan İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri Birim Yöneticisi olarak ekibi ile birlikte üst düzey yöneticilerin karar vermelerine destek olacak kurum-içi yazılımların geliştirilmesi ve raporlanması üzerine çalışıyor. 2013 yılında evlenen Dalan, 2,5 yaşında dünya tatlısı bir erkek çocuk annesi ve otomobil yarışçısı…
Bizimizmir : Yarışın, yarışçılığın size hissettirdikleri nelerdir, adranelin size ne ifade ediyor?
Özlem Dalan: Otomobil merakım ortaokul dönemlerime uzanır. Hatta ilk kez arabayı kullanmayı da yine o dönemler taşıt trafiğine kapalı bir alanda babamın vermiş olduğu pratik eğitim ile öğrenmiştim. Daha sonraları abim Fatih Yavuz'un yarışa merak salmasıyla pist yarışlarını takip etmeye başlamıştım. Pilot koltuğuna ilk kez 2015 yılında Ege Asal Motorspor’un düzenlemiş olduğu Kadınlar Challenge’a katılarak oturdum. Motorsporlarında uzun yıllar pilot olarak yer alan Mithat Diker’in yeni yetenekler bulmak için yapmış olduğu bu girişim ile yarış maceram başlamış oldu. Aynı yıl Türkiye’de otomobil sporlarının her alanında kadınların daha etkin rol oynamalarını sağlamak amacı ile TOSFED bünyesinde oluşturulan Kadınlar Komisyonunun (TOSK), “Ralli ile İlk Buluşma” projesi ile İstanbul’da koşulan Boğaziçi Rallisi’nde ‘000’ öncü aracın pilot koltuğunda start alacak kadınlar aradığını öğrendim ve başvuru yapan 38 katılımcı içerisinden seçilen 4 kişiden biri olarak 44. Uluslararası Boğaziçi Rallisi’nde tecrübeli co-pilot Kaan Özşenler eşliğinde ‘000’ öncü aracın pilotu olarak etapları geçtim. Çok büyük bir heyecan ve gururdu benim için. 2018 yılına kadar katıldığım yarışların hemen hemen hepsinden derece ile ayrıldım.
2018 yılında hamileliğim dolayısıyla ara verdiğim yarışlara oğlum 6 aylıkken 2019 yılında Otokros Ege Kupası’na Mithat Diker’in sponsorluğunda geri döndüm. Otokros ve rallide etaplar tüm sporcular tarafından aynı anda geçilmediği için anlık olarak değişen koşullara göre yarışıyor olmanız yarışın adrenalini daha da arttırıyor. Etabı ilk geçen kişi yağmurda yarışırken son yarışçı kuru zeminde yarışabiliyor. Özellikle Otokrosta parkurunun toprak olması her yarışçının etap geçisi sonrasında dahi zeminin değişmesine neden olabiliyor. Bu da yarışı daha heyecanlı hale getiriyor. Bir de işin rekabet boyutu var tabi ki siz en iyi zamanı çıkarmaya çalışırken aracınızın da sizi yarı yolda bırakmaması gerekiyor.
B: Özlem Dalan’ın hobileri, Fobileri nelerdir? Boş zamanlarınızı nasıl doldurursunuz?
ÖD: Eşim sayesinde yirmili yaşlarımda motorsiklet kullanmayı öğrenmiştim. Çocuk sahibi olana kadar eşim ile birlikte ayrı motorsikletler ile sürekli seyehat eder ve kamp kurardık. Motorsiklet kullanıyor olmamın otomobil yarışlarında da faydasını çok gördüm. Bunun dışında evimizde küçük bir atölyemiz var ve ahşaptan birşeyler üretmek ve doğanın içerisinde olmak en büyük zevkim. Geçtiğimiz yaz (biraz pandemiyi de fırsata çevirerek) eşimle birlikte doğanın içinde ahşap bir ev yaptık. Fobim yok ama çocuğum olduktan sonra bazı konularda daha temkinliyim diyebilirim.B: Özlem Dalan Nasıl bir eş, Nasıl bir annedir?
ÖD: Ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Eşimle birlikte çok eğlendiğimiz için ilgi alanlarımız farklı olduğu durumlarda da bunları ortak hobilerimiz haline getirebiliyoruz. Oyuncu bir anneyim diyebilirim, herşey ile ilgili oyun kurabilirim, oyunlar ile bir şeyler öğretebilirim diye düşünenlerdenim. Engel koyan bir anne değilim, birlikte yemek de yapıyoruz, çekiçle çivi de çakıyoruz. Sadece kullandığı ekipmanların güvenli olması çok önemli.
ÖD: Pandemi ile birlikte insanların sağlıkları ve doğa hakkındaki görüşlerinin değiştiğini görüyorum. Bu insanlar şu an hala azınlıkta da olsa doğayı koruma yönündeki atılımlar artma eğiliminde. Teknolojinin de sağladığı avantajlarla birlikte insanların plazalardan çıkarak (doğaya dönük), işlerini mekansız yürütebildiklerini görmeye başlıyoruz. Gelecekte de bu yöntem daha verimli hale gelecek ve insanlar aileleriyle de daha kaliteli vakit geçirebilir hale gelecek.
B: Toplumsal Hayatta Kadının Yeri? İle başlayalım.
ÖD: Yaşadığım şehirde çok hissetmesem de farklı şehirlere yaptığım gezilerde kadın olduğunuz için sorduğunuz sorunun cevabının size değil eşinize verildiği durumlar ile karşılaştım. Bu da henüz kadının toplumda birey olarak algılanmadığı hala bir erkek ile ilişkili olarak birinin eşi, bir başkasının kardeşi ya da annesi olarak düşünüldüğünü ortaya koyuyor.
6)Eğitimde fırsat eşitliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Eğitim alma hakkının cinsiyet, ırk, gelir durumu ayırt etmeksizin herkes tarafından ulaşılabilir olması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle ilköğretimde hukuki açıdan bu tedbirler alınmış olsa da nitelikli eğitimin bütün öğrencilere eşitlikçi bir şekilde sunulabilmesi için daha fazla yönetsel adımların atılması gerekiyor.
B: Çalışan Kadınlar- Kadın girişimciliği ile ilgili düşünceleriniz?
ÖD: Üreten kadın hayatının her döneminde çalışıyordu ama bunu kazanç elde etmeye dönüştürme konusunda bir desteği yoktu. Devlet destekleri başta olmak üzere özel sektör veya vakıflar, kadınların gelir elde edebileceği işlerini kurması ve ülkemizdeki kadın girişimcilerin sayısının artması yönünde adımlar atıyor, bu çok sevindirici.
B:Maalesef ülkemizde hala bir çocuk gelin gerçeği var. Ne dersiniz?
ÖD: Maalesef henüz biyolojik gelişimimi tamamlayamadan oyun çağında evlendirilen çocuklarımızın olması çok üzücü. Topluma sağlıklı bireyler kazandırabilmek için önce ailelerin sorunlarının çözülmesi ve eğitilmesi lazım; ancak bu şekilde çocuk gelinlerin de önüne geçilebilir. B: Bir türlü önlenemeyen kadına taciz, şiddet, cinayetleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
ÖD: Bu davranışların önlenebilmesi için toplumda tüm bireylerin eşit olduğu ve fiziksel gücün ön planda olmadığı bir anlayışın egemen olması lazım.
B: Çocuk ta yaparım Kariyer de sözü sizin için ne ifade ediyor.
ÖD: Çocuk ta yaparım kariyer de kalıbı bazı kişiler tarafından baskıcı bir cümle olarak kullanılabiliyor. Kadınların ekonomik özgürlüğe sahip olması çok güzel; ancak her şeyi aynı anda yapmak zorunda değil, yapmadığı ya da yapamadığı için de yargılanmamalı. Çocuğu olup başarılı işler yapan birçok kadın var. Kariyer, iş hayatında yükselme ya da ünvan sahibi olma olarak ele alındığından başarıları görmezden geliniyor. Ülkemizin de başarılı kadınlara ihtiyacı var.